Şimdi 24 Nisan işi malum…
Her yıl ağzımızı açıp bekliyoruz ki, acaba ABD Başkanı nasıl bir açıklama yapacak!
Ve senelerdir bu durum hiç değişmiyor…
Son iki yıldır da ABD Başkanı Joe Biden denilen adam çıkıyor ve “Ermeni Soykırımı” ifadesini kullanıyor.
Ve bunu özellikle yapıyor, biliyor musunuz?
Biden’in Türkiye’deki muhalefete nasıl ve ne türlü destekler verdiğini hepimiz iyi biliyoruz…
Bu yüzden uluslararası arenada Türkiye’yi zor durumda bırakmak, Biden gibi bidonların işine gelecektir elbette…
Ama tabi gâvur suçlu da, bizde de hiç mi kusur yok yani?
Senelerdir bu yezidler sözde soykırım iftirası üzerinden bize ve ülkemize yükleniyorlar ama her ne hikmetse biz bir arpa boyu bile yol alamıyoruz…
Tarih diyoruz.
Arşiv diyoruz.
Belge, bilgi, doküman, tolpu mezarlar, kazı çalışmaları, tanıklar falan diyoruz… Diyoruz demesine de, kendimiz söylüyor, kendimiz dinliyoruz…
Öyle olmasa temcit pilavı gibi her yıl 24 Nisan’da bunları konuşuyor olur muyduk yoksa…
Demek ki var bizde de kabahat!
Anlatamıyoruz…
Anlatıyorsak bile ikna edemiyoruz demek ki…
Bakın mesela!
Bunun için müneccim olmaya gerek yok!
Eğer bu bidon kafalı Biden bir dahaki yılın 24 Nisan’ına kadar yaşarsa, yine aynı açıklamayı yapacak ve bizi soykırım yapmış olmakla suçlayacak…
Biz de kuvvetle muhtemel önümüzdeki yıl bugün tam da yine bu konuyu kaleme almış, yazıyor olacağız…
Tıpkı geçen yıl bugün de yazdığımız gibi…
Görüyor musunuz?
Adamlar iftiranın ve yalanın peşinden o biçim koşup, o biçim çalışırken, biz hakikatimizi bile ifade edemez hale gelmişiz…
Şimdi belki bazı tarihçiler bize kızacak ve diyecekler ki:
-Biz anlatıyoruz, daha ne yapalım?
Doğru, ancak bize değil!
Gidin 1915’te olanı ve biteni bizi suçlayanlarla iftira edenlere anlatın!
Zira biz senelerdir zaten dinliyoruz sizi…