Herkesi ve her şeyi anlıyorum da, bu Saadet Partisi neyin peşinde anlamıyorum. Sen kalk CHP’nin Genel Başkanını Saadet Partisi Genel Merkezi’nde Cumhurbaşkanı adayı olarak açıkla, ittifak içerisinde herkesten çok takla at ve çalış, yayın organlarınla da CHP’yi en çok sen destekle.
Rahmetli Erbakan’ın kemiklerinin sızladığından adım kadar eminim. Hayatta olsaydı rahmetli ve Saadet Partisi’nin bu tercihini görseydi, vallahi hüzün ve kederden kapatırdı gözlerini. Yani başından beri düşünüyorum taşınıyorum Milli Görüş çizgisinden bahseden bir parti, milli olmayan bir ittifak içerisinde nasıl yer aldı? HDP ile işbirliğine nasıl katlandı? Bunun gibi daha birçok soru sorabilirim ama nedense makul ve mantıklı bir cevap bulamıyorum. Kaldı ki zaten Refah Partisinin aldığı oylardaki artış, Saadet Partili seçmenlerin kimi tercih ettiğini gözler önüne serdi. Bu saatten sonra Saadete ve Temel dedeye oturup ağlamak düşer. Ben inanıyorum ki, Milli Görüş için ömrünü adayan Saadetlilerin hiçbirisi oy vermedi bu partiye. Gitti ya Ak Parti’yi seçti yahut Refah Partisinde karar kıldı.
Siyaset böyle bir şey işte, attığınız adımlar sizi öyle bir noktaya taşır ki, ya cümlenin sonu olursunuz ya da yeni başlangıçlar yaparsınız. İşte bu çerçevede yeni bir başlangıç yapan isim Fatih Erbakan, cümlenin sonu olan isimse Temel Karamollaoğlu olmuştur. Çünkü sadece kim olduğunuz değil, nerede durduğunuz da önemlidir.