Bay Kemal’in halleri… 

Ne sandınız? 
28. Dönem Milletvekili Genel Seçim süreci sona erince, bizim de tası tarağı toplayıp bir kenara çekileceğimizi mi? 
Asla!
Cumhur İttifakı adayımız ve Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’a 28 Mayıs’ta tacını ve tahtını tekrar teslim etmeden kapanmayacak bu defter… 
Şimdi taç ve taht dedik ya; birileri altında hemen bir çapanoğlu aramaya başlar bu cümlenin… 
Açalım da bari sonradan morarmasınlar!
Taç dedik, çünkü millet Erdoğan’ı başına taç etti her zaman… 
Taht dedik, çünkü Erdoğan milletin gönlüne kurdu tahtını… 
Birilerinin anlamasının asla mümkün olmayacağı bu durumu izah ettikten sonra gelelim Millet İttifakına… 
Seçimde yaşadığı hezimetin ardından ne yaptı Kılıçdaroğlu? 
Masayı tokatladı ve: 
-Ben buradayım, dedi… 
Biz de tam Mustafa Sarıgül’e heveslendi diyorduk ki, işin kokusu sonradan çıktı… 
Meğer parti kurmayları çok fena sinirlendirmiş Kılıçdaroğlu’nu… 
İddiaya göre demişler ki: 
-Senin yüzünden Meclis’e küsurat partilerinin milletvekillerini taşıdık… Hatta yine iddiaya göre, Kılıçdaroğlu’na istifa etmesi gerektiğini ima edenler bile olmuş… 
O da o öfkeyle çıkmış odasına ve o meşhur masa tokatlama klibini çekmiş; kısacası mesajı seçmene veriyormuş gibi görünmek istemiş, ancak asıl mesaj parti kurmaylarınaymış… 
Kaldı ki, bu saatten sonra seçmene verecek bir mesajının olacağını da zannetmiyoruz zaten… 
Her şey ortada çünkü… 
Şimdi soruyoruz Bay Kemal’e:
HDP’nin oylarını düşünce CHP’nin takkesinin düşüp kelinin nasıl da ortaya çıktığını hep birlikte gördük… 
28 Mayıs seçimlerine de, yine HDP takkesiyle mi gireceksiniz? 
???
Cevap veremezsiniz, çünkü HDP’nin oyları olmadan o kulvarda yarışmaya sizin ne çapınız yeter, ne de gücünüz yeter… 
Haaa!
Bu ve bundan önceki seçimlerin sana hiç artısının olmadığını söylemek de haksızlık olur elbette… 
Oldu tabi, olmaz mı? 
Türk siyaset tarihine adını yazdıran bir liderle yarışma fırsatı buldun nihayetinde…
Sen de bilirsin ki, böyle bir yarış her babayiğide nasip olmaz… 
Ve tabi 11 kere yenilmiş olmak da… 

Ve son bir husus! 
Bir gazeteci olarak siyasete bu denli müdahil olmamızı ve tarafgir davranmamızı tenkit edenler olmuş… 
Şimdi soralım bakalım!
Fatih Portakal, İsmail Küçükkaya, İrfan Demircioğlu ve bu kafadaki daha birçok gazeteci Cumhur İttifakını hedef alınca kimsenin sesi çıkmıyor ve onlar gazeteci oluyor da, biz hakikati haykırınca mı sorun oluyor? 
Eğer öyleyse… 
Karnınız daha çok ağrıyacak vesselam!