BELEDİYELER VE TARIM

Son zamanlarda kimi belediye başkanlarının tarımsal üretime destek noktasında haklı ve tamamen iyi niyetli çabalarını görüyorum. 

Örneğin Büyükşehir Belediyesi.

Tarıma destek olmak amacıyla makine parkı kurdu, onlarca tarım makinasını çiftçinin hizmetine tahsis etti. 

Sonra Uzundere Belediyesi. 

O da traktörlerle falan çiftçilere yönelik destek atılımları içerisine girdi. 

İyi, güzel, hoş!

Ancak bir belediyenin tarımsal üretime vereceği destek ne kadar büyük bir değer üretebilir ki!

En fazla çiftçinin maliyetinin bilmem kaçta birini karşılar, o kadar. 

Ya gerisi?

O çiftçi kazanamadıktan sonra.

O çiftçi ekemedikten, ektiğini biçemedikten, biçtiğini satamadıktan ve sattığından para kazanamadıktan sonra neye yarar traktör, neye yarar tarım makinası. 

Haa!

Eğer çok istiyorsanız tarıma ve tarımsal üretime katkı sağlamayı, o halde önce tarım politikalarına çekidüzen verilmesini sağlayın!

Mesela: 

“Ekilmeyecek bir karış toprak kalmayacak” diyorsunuz ya; o toprağın her karışına şeker pancarı ektiğinizi düşünün!

Devlet kota getirmiş, öyle değil mi? 

Kime satacaksınız peki?

Kadayıfçı Muammer Usta’ya mı? 

Bu sadece bir örnekti; anlatmak istediğimiz şu ki, Türkiye’de tarımsal üretime destek noktasında sıra belediyelere gelinceye kadar el atılması gereken o kadar çok mevzu var ki!

Önce baş düzelecek, baş!

Yani önce bakanlık ve ardından hükümet, bu ülkede yepyeni ve adam akıllı bir tarım politikası ortaya koyacak.

Ondan sonra sıra mahalli idarelere gelecek. 

Gerçi öyle bir politika olduktan sonra belediyelerin bu tarz işlere girişmesine gerek kalmayacak, çünkü çiftçi zaten kendi işini kendisi görüyor olacak. 

Tıpkı eskiden olduğu gibi!