Şimdi Muzaffer Bilazer Eyüpspor karşısında son dakikada gelen golün faturasını Mustafa Akbaş’a kesmiştir kesin. Demiştir ki, o hatalı kafa topu yüzünden son saniyelerde kalemizde hol gördük. Sanki maçın o noktaya gelmiş olmasında kendisinin hiç payı yokmuş gibi. Sanki maçın son dakikalarında oyuncu değiştirmekle karşılaşmanın boyunu kendisi uzatmamış gibi. Sanki Shala ve Rosheuvel’i oyundan alarak maçın seyrinin Erzurumspor’un aleyhine dönmesine kendisi sebep olmamış gibi…
Saymaya devam edeyim isterseniz sayarım; Batuhan ve Sefa ile Muzaffer Bilazer’in neden birbirlerinden vazgeçmediklerini de sayarım. Eren Tozluya niye o kadar tahammül etti mesela? Sonra ayakta durmayan Olanare’yi 90 dakika neden seyredip durdu?
Belki diyeceksiniz ki; adam ne yapsın elinde alternatif yok!
İyi, güzel de, Eren ve Olanare’nin maçta varlıkları da belli değildi yoklukları da belli değildi. Olsalardı ne olurdu, olmasalardı ne olurdu? Keşke Muzaffer hoca oyuna Hüseyin’i dahil edip, maçı da onunla kaybetseydi, ne çıkardı yani? Neyse artık olan oldu, biten bitti, giden gitti. Olan Erzurumspor’un 3 puanına oldu, olan Dadaşın hayallerine oldu. Eğer Muzaffer Bilazer’le yola devam edeceksek, artık şunu anlamamız lazım. Bu takım bu sene küme düşer, hel de paraşütsüz düşer. Çünkü yönetim binmiş bir alamete gidiyor kıyamete.