Erzurumspor’da durumlar hepimizin bildiği gibi; şimdilik değişen bir şey yok. Ben bugün sizlerle daha çok futbol kültürü ve futbol tutkusunun şehirler üzerindeki etkilerinden bahsetmek istiyorum.
Trabzon liman şehri, denizi var, falan. Ama biliyor musunuz Trabzon’u Trabzon yapanda Trabzonspor’dur. Maçlarının olduğu günlerde Trabzon’a gidenler görmüştür. Şehirde tarif edilemeyecek bir coşku yaşanır, herkes sokaklara dökülür, herkes bordo mavi giyinir, herkes tribünlere akın eder.
Öyle ki, Trabzon’da Trabzonspor demek alışveriş, ticaret, canlılık, hareket demektir. Uzun sözün kısası, Trabzonspor Trabzon, Trabzon Trabzonspor demektir.
Erzurum’a gelince.
O gün Acun Ilıca’da söylemişti, Erzurumspora’a önce Erzurum’lular sahip çıksınlar diye. Haklı dedi, bende destek vermiştim hatta.
Erzurusmpor’un Süper Lig’de dahil olmak üzere oynadığı çok özel maçlar oldu Erzurum’da ama tribünleri bir türlü dolduramadık. Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş maçlarının dışında stadyumun full çektiğini gördük mü, hayır. Çünkü neden, herkes o büyük takımları görmek için tribünlere akın etti.
Halbuki taraftarlık bu değildir. Taraftarlık, 20 liralık bileti alıp maça gitmek varken, evde oturup TRT ekranlarından maç izlemekte değildir. Taraftar demek coşkulu olmak demektir, coşkuyu yaşatmak, heyecanı tüm şehire hissettirmek demektir. İşte Acun’un ve benim bahsini etmeye çalıştığım tutku bu tutkudur. Şehirde bu tutku olmadıktan sonra ne yaparsanız yapın boştur, hikayedir.
Önce taraftar olmayı öğreneceğiz, önce takımımıza sahip çıkmasını bileceğiz, ondan sonra kalkıp sağdan soldan destek bekleyeceğiz. Ama bizimki tam tersi, atıyoruz elimizi ensemize, üstüne yatıyoruz ve takımı birileri ayağa kaldırsın istyoruz.
Kusura bakmayın ama böyle bir dünya hiçbir yerde yok.