1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü dolayısıyla dün İstanbu Saraçhane’de yine ortalık karıştı. Kaldırımlar söküldü, polise taşlar ve sopalarla saldırıldı, ortaya çıkan görüntüler Gezi Parkı olaylarını hiç aratmadı.
Başrolde ise yine her zaman olduğu gibi, CHP, DEM, DİSK ve KESK gibi bilindik isimler vardı. Emek ve dayanışmanın diğer adı bu oluşumlara göre; galiba devlete ve polise başkaldırmak. Bölüşemedikleri ne, hiçbir şey. Hadi diyelim emeğin ve emekçinin hakkını savunuyorlar da, savunma şekli böyle mi oluyor yani? Kaldırım taşlarını yerinden söküp, devletin polisine fırlatmak mı emekçinin hakkını aramak? Kamu malına zarar vermek mi, arbede çıkartmak mı, memurları yaralamak mı? Bu soruların sayısı çoğaltılabilir ancak cevabını herkes gibi biz de biliyoruz. Bir kere içerisinde CHP’nin ve DEM’in bulunduğu hiçbir organizasyonda samimiyet aranmaz. Bu ikisinin bir arada bulunduğu yerde, bilinmelidir ki, kaos ve kargaşa vardır, terör vardır, terörzm vardır. Kaldırım taşını yerinden söküp polise fırlatmanın tarifi daha başka nasıl yapılır bilmiyorum ama insanlık ya da emek savunuculuğu olmadığı aşikardır. Başka ülkede olsa, kaldırım taşını yerinden söküp polise fırlatan adamı ortadan ikiye ayırırlar. Demokrasiymiş, insan haklarıymış, düşünce özgürlüğüymüş diye kimseyi dinlemez, ulusal güvenlik meselesi der ve adamın anasını ağlatırlar. Ama işte Türkiye’de öyle olmuyor. Bir grup provokatör çapulcu, terörist ve terör sevici, 1 Mayıs üzerinden kargaşa çıkarmaya çalışıyor. Şunu unutuyorlar, Türkiye artık o eski Türkiye değil.