Hadi hoppayı, züppeyi, zibidiyi anladık da, sen ne duydun minik serçe?
Dine, dini değerlere saldıranların başı göğe erdi de, bundan bizim mi haberimiz olmadı ki; sen de gözüne oraları kestirdin?
Senelerce “minik serçe” dedi sana bu insanlar ve senin parçalarını severek dinledi, sanatına ve şahsiyetine de saygı gösterdi ayrıca…
Sen ne yaptın peki?
Bulduğun ilk fırsatta seni seven ve saygı duyan insanların dinine ve mukaddes değerlerine dil uzattın!
Olmadı Sezen Aksu…
Bu yaptığın hiç olmadı…
Cehaletle suçladığın Adem Peygamber ve Havva Anamıza karşı bu pervasız tutumun, sana hiç mi hiç yakışmadı…
Keşke hafızalarımızda hep “Minik Serçe” olarak kalsaydın…
Ama görüyoruz ki, sen ne idüğü belirsiz kargaların kılavuzluğunu tercih ettin…
Gayri bu saatten sonra ne serçeliğin ne de Sezen’liğin kalmıştır bizim için…
Ve senden olsa olsa ancak “cahil bir karga” olur bu saatten sonra…
BİR KARGA MASALI
Üç karga telefon direğine konmuş muhabbet ve de sefa yapıyorlar;
Biri sakilik yapıp, içki dolduruyor, sırayla herkese dağıtıyormuş…
Maymun aşağıdan gıptayla onları izliyor, içinden “ne güzel eğleniyorlar keşke ben de orada olsaydım” diye mırıldanıyormuş.
Saki dolduruyor, sırası gelen yer değiştirip sakiye yanaşırken, kargaladan biri kafayı bulup telden düşmüş.
Bizim akıllı maymun hemen direğe zıplayıp, oradan da tele tutunarak sırasını beklemeye başlamış. Herkes sırayla içmeye devam etmiş, sıra maymuna gelmiş; saki kadehi doldurup ona doğru uzatmış ve aniden irkilmiş;
-Oğlum yeter! Sen içme zaten maymuna dönmüşsün; daha da içmeye çalışıyorsun!