Aklı erebilenler için çok hikmetli bir söz vardır, denilir ki:
-İnsanın evvelinden ise, ahiri önemlidir, diye…
Peki, kaçımızın kulağına küpedir bu söz?
Malımızla, mülkümüzle, mevki ve makamımızla övünürken, kasılırken kaçımız düşünüyoruz ahirimizi acaba?
Kaçımız?
Yazık ki, düşünmüyoruz…
Yazık ki, başkalarının başına gelenlerin, bir gün bizim de başımıza gelebileceğini akledemiyoruz…
Garantimiz var ya!
Yarınlarımız teminat altında ya!
Sanıyoruz ki, bu ihtişam, bu heybet, bu çevre hep bizlerle baki…
Sanıyoruz ki, bu çevre, bu debdebe ve bu gösteriş bizlere dünya mirası…
Sanıyoruz ki, satılmak, yarı yolda bırakılmak ve ihanete uğramak, hep başkalarının kaderi…
Öyle değil işte!
Bugün başkaları için gülenler, gün gelecek gülünecek duruma düşecekler!
Bugün başkalarını satanlar, ihanet edenler ve yarı yolda bırakanlar, hem de ihanetin en ağırını bulacaklar kucaklarında…
Dertmiş…
Musibetmiş…
Sıkıntıymış…
Zannediyorlar kendilerine asla ve de kat’a hiç uğramayacak!
Zannediyorlar ki, hep böyle devam edecek hayat!
Oysa bilmiyorlar, bu kervan öyle ya da böyle bir gün kendi kapılarında da muhakkak duracak…
İşte o gün anlayacaklar, ahirin evvelden çok daha evla olduğunu…
O gün anlayacaklar…
O yüzden diyoruz ki:
Canı cehenneme rahat uyuyanın!
Kapısını örtenin perdesini çekenin!
Yüreği yalnız kendisiyle dolu olanın!
Duvarları ancak çarpınca görenin!
Canı cehenneme başkasının yangınıyla evini ısıtıp, yemeğini pişirenin…
Canı cehenneme!