Deplasman karşılaşmalarına gidemesemde, Erzurumspor’un evinde oynadığı maçların tamamını tribünlerden izleyen birisiyim. Dün de yine Ümraniyespor maçı için yerimi aldım ve 90 dakika boyunca oldukça kötü bir karşılaşma izledim. Yani hangi takım olduğunu hiç söylemeden herhangi birisine sezonun başından bu yana Erzurumspor’un oynadığı tüm maçları izletseniz, peşine de dünkü maçı izletseniz, bu takım hangi takım diye sorardı yani. Çok net söylüyorum, Erzurumspor’u sahada hiç bu kadar yetersiz ve düşük bir formda görmedim.
Maça çok hazlı başlayan ve maçın iki devresi boyuncada baskılı bir oyun oynayan konuk takım bir an bile mücadeleden vazgeçmezken, Erzurumspor’daki rahatlığa açıkçası çok şaşırdım. Bırakın gol bulmayı ve galip gelmeyi istemeyi, oyuncuların neredeyse tamamı maç bir an önce bitsede evlere dağılsak modundaydı resmen.
Benim en çok dikkatimi çekende oyuncularımızın pas hataları oldu. Bir değil, iki değil, üç değil, o kadar çoktu ki, artık bir saatten sonra ben saymayı bıraktım. Özellikle rakip takımın baskısını savuşturmak isteyen savunma oyuncularımızın topu bilinçsiz ve plansız bir biçimde uzaklaştırmaya çalışmalarıda, takımın ne yapmak istediğinden kendilerinin bile haberdar olmadığını gösterdi.
Çorumspor maçını Hakan Kutlu hoca yol kazası diye tabir etmişti, peşine bu maçı izleyince belli ki bu kazanın takım üzerinde hasar bıraktığı kanaatine vardım. Umuyorum bu atalet hali ortadan kalkarda, Eyüpspor deplasmanında yeni bir hezimet yaşamayız. Hakan Kutlu hocanında benim gibi düşündüğüne eminim, çünkü çok iyi biliyorum ki, dünkü maçı kenardan izleyen kendiside en az benim kadar şaşırmıştır.
Neyse, madem kazanamıyorsunuz, o halde yenilmeyeceksiniz felsefesinden hareketle diyorum ki, bir puanda bir puandır ve 3 puan kaybetmekten iyidir.