Bundan tam üç hafta öncesine giderek söze başlamak istiyorum.
Erzurumspor’un Süper Lig’e çıkması, artık Playoff maçlarına kaldı. Bu yüzden bu maçlardan elde edilecek başarı, takımın yeniden Süper Lig ekipleri arasına dahil olmasını sağlayabilir.
Oyun önemlidir, futbol önemlidir, oyun aklı, sahadaki diziliş, teknik ve taktikde önemlidir. Ama en az bunlar kadar önemli olan bir başka husus daha var ki, o da oyuncu gurubunun moral ve motivasyonudur.
Hepimiz biliyoruz ki bunlar birer profesyonel, dolayısıyla sizin-bizim gibi düşünmezler. Para isterler, para beklerler, parayla oynar, parayla dururlar.
Yoksa Erzurumspor’un Süper Lig’e çıkıp çıkmaması, bir yerde hiç de önemli değildir onlar için. Onlar alacakları paraya bakarlar, öyle değil mi?
Tıpkı bir araba gibi, benzini koyarsanız yürür, koymazsanız yolda kalırsınız.
İşte bu yüzden yaklaşık bir ay ay önce yönetime bir çağrıda bulunmuştum ve demiştim ki, şampiyonluk primleri üzerinden gündem yapın ve futbolcuları bu işe şimdiden motive edin!
Maça iki-üç gün kala açıklanan şampiyonluk priminin motivasyona katkısı ile günler öncesinden açıklanan primin katkısı bir olur mu hiç?
Elbette olmaz.
Bu sebeple Ömer Düzgün yönetimi takımı Süper Lig’e taşımak istiyorsa şimdiden harekete geçmeli ve şampiyonluk priminin adını koymalıdır.
Bu prim öyle bir prim olmalı ki, vaad edildiği günden maçların oynanacağı güne kadar her futbolcu bu primi düşünmeli ve o parayı kazanabilmek için sadece fiziksel olarak değil, zihinsel olarak da odaklanmalıdır.
Buna hedefi göstermek denir ve mutlaka da işe yarar.
Çünkü hiçbir futbolcu varacağı şeyi görmeden ne yola çıkar, ne de çıktığı yolda emin adımlarla yürür.
Üstelik sadece geriye de bakmaz!
O belirsizlikte gözü başka yerlere de kayar, başka istikametlere de bakar.
Benden söylemesi!