Din ve siyaset…

Değişmez kuraldır; insanları din ile aldatmaya çalışan ve siyasetine dini alet eden her zaman kaybeder. Çünkü hesap içindedir.
Bakın buna en sıcak örneği vermek istiyorum. CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu bir ödül törenine gider. Konuşmacılar sırayla konuşur ve mikrofonu alma sırası Tanrıkulu’na gelir. Tanrıkulu konuşurken, yakınlarda bir yerdeki düğün salonundan müziksesi gelir, ancak o bunu ezan sesi zanneder. 
Der ki, “Bu kez malzeme vermeyeceğim. Ezan okunuyor değerli dostlarım. Şimdi konuşmaya devam edersem haber konusu olurum” 
Ve susar, sonra gerçekten ezan okunur ve anlaşılır ki, az önce Tanrıkulu’nun ezan sandığı meğer düğün salonundan gelen müzik sesiymiş. 
Görüyorsunuz değil mi? 
Din üzerinden siyaset yapmak, dini alet etmek ve din üzerinden imalarda bulunmak işte böyle sonuçlar doğurabilir. Bence burada aslolan şey samimiyet. 
Gelelim genele: maalesef günümüzde din siyasete sürekli alet ediliyor. Seçim dönemlerinde cami medrese gezip, yaz tatillerinde viski kadehi tokuşturursan, bunun hesabını herkesten önce sana o dinin sahibi sorar ve adamı rezil rüsva eder. 
Tavsiyem budur, herkese ve tüm siyasetçilere, tabi kendim de dahil buna. 
Sakın ola sakın, insanları dinle ve Allah’la aldatmaya kalkmayın! Çünkü o dinin sahibi olan Yüce Allah, siyasete alet edilen din üzerinden öyle bir şamar indirir ki; “Allah’ın sopası yok” dedikleri temsil anında vücut bulmuş olur. 
Dolayısıyla CHP özelinde bütün siyasi parti ve siyasetçilere diyorum ki, dinle uğraşmayı bir kenara bırakın artık ve kendinize mümkünse başka malzemeler bulun! Erzurum tabiriyle “telleme teşt” olmak istemiyorsanız tabi.