Televizyon ekranında konuşuyor Mehmet Sevigen, biz de kulak misafiri olduk…
Sevigen’i bilirsiniz, CHP’nin bir zamanlar en etkili isimlerinden birisiydi; Deniz Baykal’ın da çok yakın ekip arkadaşıydı…
Neyse…
Günümüzdeki CHP’yi değerlendirirken, aslında bizim de defalarca vurgu yaptığımız bir hususa dikkat çekti Sevigen…
Neydi o?
Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığı üzerine siyaset…
Evet, CHP’nin yaptığı tam olarak bu!
Düşmanlık siyaseti…
Dün de böyleydi, ondan önceki gün de…
Kılıçdaroğlu döneminde de aynıydı, Özgür Özel döneminde de yine aynı, varsa-yoksa Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığı…
Yani bir ana muhalefet partisinin içerisinde bulunması gereken durum bu mudur?
Alması gereken pozisyon, yapması gereken hamle, belirlemesi gereken strateji sabah-akşam Erdoğan düşmanlığı mıdır?
Hadi hepsini geçtik, mevcut iktidarın işe yarar hiç mi icraatı yoktur yani?
Eğer yoksa CHP’nin bir bakış açısı, yol haritası, önerisi, çağrısı, formülü yahut çözümü de mi yoktur?
Varsa-yoksa Erdoğan!
Ve Erdoğan gitsin de, ne olursa olsun!
Mehmet Sevigen, işte bu tespitlerden hareketle CHP’yi sıkıntılı günlerin beklediğine vurgu yaptı…
Hatta “Parti bölünebilir!” bile dedi…
Peki, ihtimal dahilinde midir böyle bir sonuç?
Evet, ihtimaldir…
Çünkü günümüzdeki CHP’den CHP’liler bile artık rahatsız halde ve sürekli yakınma halindeler…
Özellikle seçimlerde örgütle yapılan işbirliği, Atatürk’ün kurduğu partinin tabanında büyük rahatsızlık yarattı…
Böyle gider mi, gitmez!
CHP, eninde sonunda üç ismin arkasında toplanan partililer arasında pay edilir, olur biter…
İsmi yine CHP kalır belki ama böyle bir partinin artık kendine bile hayrı kalmaz!