Almanya Dışişleri Bakanı bilmem kim, Türkiye, İran ve Rusya arasındaki işbirliğini diline dolamış ve üstü kapalı olarak Türkiye’nin haddini aşmaya başladığını ima etmiş.
Zorlarına gitmiş yani ayakları üzerinde durmaya başlayan, dünya gündemine damgasını vuran bir Türkiye onların hiç işine gelmedi, gelmeyecek de.
Onlar istiyor ki, ayağa kalk Türkiye, otur Türkiye, şunu yap Türkiye, bunu yapma Türkiye, sus Türkiye, Konuş Türkiye olsun hep!
Alışık değiller yani.
Arzu ettiklerinin dışındaki bir Türkiye’den rahatsız oluyorlar, güçlü bir Türkiye’yi ne kendi coğrafyalarında ne de başka bir coğrafya da istiyorlar. Alışmışlar diledikleri gibi hareket ettirdikleri hükümetlere ve yöneticilere, dolayısıyla Erdoğan’ın dik duruşunu kabullenemiyorlar.
Ama yeseler de bu, yemeseler de bu. Bu saatten sonra kimse eski Türkiye hesaplarını yapmasın. Bu saatten sonra Türkiye denildiğinde herkes durup şöyle bir düşünmek zorunda. Çünkü bu zamana kadar figüran bir Türkiye vardı, ama şimdi yönetmen bir Türkiye var. Üstelik senaryoyu da yine Türkiye yazıyor, rol belirliyor. Kendine verilen rolü oynayan bir Türkiye idi onların istedikleri. Ama o film çoktan bitti ve biz şimdi kendi başarı hikayemizi çekiyoruz.
Değil Alman bakan; isterse feriştahı gelsin bu gerçek değişmeyecek. Türkiye ayar verecek, Türkiye ne derse o olacak.
İtirazı olan varsa, gidip kendi etlerine ağız atabilir!