Eskiler neyse de, son yıllarda imal edilen konutlar peynir ekmek gibi kapışılır olmuştu bir ara...
Şu anda konut satın almak her babayiğidin harcı olmasa da, birikimi yahut imkanı olanlar, konut edinmekten pek de geri durmuyorlar…
Alana hayırlı olsun elbette, kimsenin buna bir sözü yok…
Ancak ev alırken hangimiz ya da kaçımız, o yapının sağlamlık faktörüne bakıyoruz acaba?
Belki de hiç birimiz…
Bizim için öncelik, satın almaya çalıştığımız konut için cebimizden ne kadar çıkacağı ve günün piyasa şartlarında kaç lira kazançlı çıkacağımız oluyor ne yazık ki…
Alıyoruz bir güzel, oturuyor yahut kiraya veriyoruz; ondan sonra herhangi bir depremde ve sarsıntıda başlıyoruz ciyaklamaya!
Yok, fay hattının üzerindeymiş!
Vay efendim neymiş, zeminde sıvılaşma varmış!
Kısacası…
Viy, viy, viy…
***
Bunu daha önceden düşündük mü?
Hayır!
Sorduk, soruşturduk mu?
Hayır!
Merak ettik mi peki?
Yine hayır!
Ama mesele tatava ektmeye gelince, işin rengi de değişiyor, dümeni de…
İşin uzmanlarını anladık, tamam…
Bir takım bilimsel veriler ışığında çıkıyor, bir şeyler açıklıyor ve kamuoyunu bilgilendirmeye çalışıyorlar…
Tamam…
İyi de, her önüne gelenin deprem bilimci olmasına ya ne demeli peki?
Kimileri çıkmış konuşuyor, yazıyor, çiziyor…
Sanırsınız yer bilimlerini ve bütün alt disiplinlerini yalayıp yutmuşlar… Öyle ki, nereden hangi fay zonu, nereden hangi damar ve nereden hangi kırıklar geçiyor, onlardan soruluyor…
Ne diyorlar?
- Falanca yerde zemin sıvılaşması var…
Bak seeen!
Sıvılaşma senin beyninde olmasın sakın!
- Filanca bölgede fay kırıkları var…
Allah, Allah!
O kırık senin kafanda olmasın!
- Erzurum, fay hattının üzerinde…
Yok canıııımm!
Amerika’yı sanki yeniden keşfediyor haspam!
***
Bu ve daha niceleri var sosyal medyada; atıp tutuyorlar, esip gürlüyorlar…
Ama biri de çıkıp demiyor ki; oturduğunuz evler hakkında ne biliyorsunuz ve sağlamlıklarına dair ne kadar bilgi sahibisiniz?
Bildikleri tek şey var, o da felaket tellallığı işte…
Hep dua ederiz ya:
-Allah bizi afatından muhafaza etsin, taşa toprağa karıştırmasın, diye…
Hah işte!
Öyle görünüyor ki, arada bir bu felaket tellalları için de açmak lazım ellerimizi:
- Allah size akıl fikir versin, diye…
Ne diyelim…
Amin…