Futbolda sabır…

Şurası çok açık ve net ki, bu sene TFF 1. Lig’in tadına doyum olmayacak. Bakmayın siz öyle adına Süper Lig dedikleri o kulvara, oranın tadı da yok, tuzu da yok. Orada her şey farklı, orası kirli, orası çetrefilli. O yüzden bu yıl futbol seyretmek isteyen 1. Lig maçlarını izlesin, nitekim öyle olacak.

Gelelim asıl mevzuya, girişi böyle yaptık ya, tabi bu öngörünün ardından şunu sormak lazım. Bu zor lige biz ne kadar hazırız?

Erzurumspor’un şu an ve şu dakika itibariyle bu hazır olduğunu söylemek çok güç, Muzaffer Hoca her ne kadar taraftarın sabırlı olması tavsiyesinde bulunmuş olsa da, futbolda sabretmenin puan ya da puanlar kazandırmadığını kendisine hatırlatmak lazım. Hadi diyelim üç hafta sabrettik, beş hafta sabrettik, hadi abartalım, devre arasına kadar genç oyuncular için sabrettik diyelim. Peki, sabrettiğimiz bu süre sonunda bulunacağımız yer neresi olacak acaba? Federasyon bize “siz çok iyi sabrettiniz, size ekstradan puan mı vereceğiz?” diyecek. Nitekim Süper Lig’e yükselememe nedenlerimizden birisi de buydu, sabretmek…

Tamam sabredelim, sebat edelim de, puan hanemizi doldurmak için de biraz gayret edelim, değil mi ama? Şimdi bu kadroyla tek başına sabır yetmez, yetmeyecek. O yüzden bu kadar sabır yeter, çünkü taraftar geçen sezon başından beri sabredip duruyor. Artık icraat zamanı, artık harekete geçme zamanıdır. Kaybettiğimiz her gün aleyhimize işliyor, kötü sonun başlangıcını hazırlıyor. Şu lanet olası transfer tahtası açılmadığı sürece de, kaybımız büyümeye devam edecek. 

Düşünün ki, rakibimiz Eyüpspor Rayn Babel’i transfer ediyor, bize de sabretmek düşüyor. Ne yapacağız, Babel’in karşısına sabırı mı çıkaracağız? Yani mantıklı olmak lazım biraz. Elde yok, avuçta yok, transfer tahtası kapalı, yeni oyuncu yok, elimizdekiler genç ve tecrübesiz, neymiş, hoca diyormuş sabır. Kusura bakma da Muzaffer Hoca, futbolda sabır karın doyurmuyor.