İktisatta değişmez tanımdır:
“Gelirle gider arasındaki olumlu farka kâr denilir”
Günümüzde yaşanan ekonomik sorunların temelinde işte bu tanım var maalesef. Çünkü gelirle gider arasında olumlu bir fark yoktur artık.
Ve yine iktisatta ekonomik kriz tanımlanırken, genellikle çarkın döndürülememesi diye bir tabir kullanılır.
Günümüze bakalım şimdi!
Trafik araçtan geçilmiyor…
Marketler insandan geçilmiyor…
Lokantalar, kahvehaneler, mağazalar, giyim-kuşam o biçim…
Eee!
Çark dönüyor göründüğü kadarıyla.
Bu da demek oluyor ki, günümüzde yaşadığımız ekonomik gelişmelerin adı ekonomik kriz değil.
Unutmadan şunu da ekleyeyim; bu sıkıntıların yaşandığı dönemde Türkiye’de üretim artıyor, ihracat artıyor ve ekonomik büyüme kaydediliyor. Buradan yola çıkılacak olunursa; bir tek doğru çıkıyor karşımıza.
Gelirler, giderleri karşılamıyor.
İşte hükümetin el atması gereken konu burası!
Eğer ki siyasal iktidar vatandaşının gelir kaybını telafi eder ve enflasyon karşısındaki tahribatı minimize etmeyi başarırsa, nefes almaya başlayan bütçeler ne derseniz deyin bu enflasyonu baş aşağı eder. Yani piyasalar bu olumlu havayı teneffüs ettiği andan itibaren işler yoluna girer, fiyatlar sabitlenir ve alım gücü yeniden depolanmaya başlar.
Bu yüzden üretim, ihracat ve istihdama dayalı büyümenin bir anlam taşıyabilmesi için gerekli olan adım budur.
Uzun sözün özü; geliri artırıcı önlemlerin alınması olmazsa olmazdır. Hükümet bunu başarabilirse, büyümenin de etkisiyle en kısa vadede 3 yıl içerisinde kişi başına düşen milli gelirde de önemli ölçüde artışlar yaşanır.