Gençliğin hali…

Hangi okul olduğunu ya da o sözde öğrencilerin nerede öğrenim gördüklerini bilmiyoruz…

Çok da önemli değil zaten…

Önemli olan çocuklarımızın büründüğü o kimliktir esasen…

Birbirlerini saç-baş yolan, yerlerde sürüyen, avazı çıktığı kadar bağıran bu çocuklar, ne ara bu kadar vahşileşti, ne ara bu kadar vandal bir hale geldiler?

Aileler olarak biz mi suçluyuz?

Öğretmenler mi suçlu?

Toplum olarak hepimiz mi suçluyuz?

Biz şahsen o görüntüleri seyrederken, ne o çocukların ailelerini, ne öğretmenlerini, ne de kendilerini suçladık…

Biz sadece ve sadece çocuklarımızın bu hale geliş nedenleriyle ilgili olarak toplumu eleştirdik…

Yani parçası olduğumuz toplumu…

Gençliğin haline bakar mısınız?

Yetişkin bile denilemeyecek yaştaki öğrencilerin birbirlerine karşı verdikleri mücadeleye bakar mısınız?

Vahim!

Hem de çok vahim bir durum!

İşler bu raddeye gelmiş ve buna benzer hadiselerin sayısında artışlar yaşanmaya başlamışken, eğer halen daha biz kendi kendimizi sorgulamaya başlamamışsak eğer; iş işten çoktan geçmiş demektir…

Bu tür hadiseleri adli bir takım süreçlerden geçirmek suretiyle geçiştiremeyiz hiçbirimiz…

Altını oymalıyız…

İyi analiz etmeliyiz…

Hatayı nerede yaptığımızı görüp, bilip, iğneyi de kendimize batırmalıyız!

Derhal!

Hem de hemen…

Aksi halde koskoca bir nesli feda ederiz demektir...