Transfer tahtasını açtırmak, yeni transfer yapmak ve mevcut futbolcuların alacalarını ödemek için Erzurumspor’un tam tamına 40 milyon liraya ihtiyacı varmış…
Hem de önümüzdeki bir ay içerisinde…
Hadi 25’ini transfer tahtası için kullanalım; geriye kalanı da transferler ve ödemeler için gerekliymiş…
Peki, buna gerek var mı?
Aslını sorarsanız ve gönüllere danışırsanız, evet gerek var…
Ama ortada ayın on dördü gibi duran hakikatlere bakarsanız da, gerek yok…
Yani aşağı tükürseniz sakal, yukarı tükürseniz bıyık!
Bu borcun kulüp adına sorun teşkil etmemesi için bir tek yol var, o da Süper Lig’e yükselmek…
Aksi halde milyonlarca liralık borç sezon sonunda yönetimin sırtına binmiş olur ki, yolun sonu kapanmaya bile gidebilir…
Şimdi!
Bu saatten sonra Kulüp Başkanı Ömer Düzgün’ün yapması gereken şudur:
Madem transfer tahtası açılmayacak, o halde mevcut kadronun bir tek kuruş alacağı içeride bırakılmamalıdır!
Primse prim…
Teşvikse teşvik, adı artık her ne ise; çıkılan her maç öncesinde oyuncu grubu motive edilmeli ve sahada ellerinden gelenin en iyisini yapmaları sağlanmalıdır…
Hepimiz biliyoruz ki, sezonun ikinci yarısı öyle bal kaymak olmayacak; maçlar kıran kırana oynanacak ve çekişmeler gövdeyi götürecek…
Böyle bir ortamda sonuna kadar ayakta kalıp direnmeyi, hanemize puan ya da puanları eklemeyi başarabilirsek; sezon sonunda gülen taraf biz oluruz…
Ama yoook!
İkinci devrede yeni oyunculara duyduğumuz ihtiyacı iliklerimize kadar hisseder de, sezon sonunda şampiyonluktan olursak; işte o zaman çarşı karışır aga!
İşte o zaman Erzurum Hanya’yı da konuşur, Konya’yı da…
Bizden söylemesi…