Tabi o zamanlar da kendi içimizde ve aramızda eleştiriyorduk Türk Telekom’un özelleştirilmesini; nitekim geldiğimiz noktada süreç farklı bir boyuta ulaştı.
Kısaca izah edelim:
Türk Telekom, 2026 yılına kadar Lübnanlı Hariri ailesi tarafından işletilecek, 2026 yılında da bedelsiz ve borçsuz bir biçimde tekrar geri iade edilecekti.
Sonra ne oldu?
OFER bu işi kotaramadı, kullandığı kredileri de batırınca, borçlu olduğu bankalar Türk Telekom’un ilgili hisselerine el koydu ki, bu da yüzde 55’ine tekabül ediyor.
Geçen günlerde Türkiye Devlet Varlık Fonu, alacaklı oldukları için TT’ye el koyan, işletmek ve yönetmek zorunda kalan bankalarla el sıkışıp, anlaştı.
1,6 milyar dolara TT’nin yüzde 55’lik hissesinin geri alınmasını kararlaştırdı.
Şimdi bir takım eleştiriler yapılıyor?
Neymiş, TT zaten 2026 yılında bedelsiz devredilecekti, hangi gerekçeyle para ödenerek geri alındı?
Bakınız!
Bankalardan oluşan konsorsiyum, devir tarihi yaklaştığı için altyapı yatırımlarını neredeyse durdurdu ve bir zamanlar hizmetin en kalitelisinin verildiği Telekom, vasatın altındaki telekomünikasyon şirketleriyle bile rekabet edemez hale geldi.
Ve yine altını çizelim:
2021 yılında TT’nin elde ettiği kâr 5,5 milyar lira.
2026 yılına ise, tam 4 sene var.
4 yılda elde edilecek kâr, en iyi ihtimalle 30 milyar lira, dolayısıyla bunu bir kenarda tutalım!
Telekom’un borçları ne kadar?
50 milyar lira…
Eldeki varlığı ne kadar?
40 milyar lira…
Siz hesaplayın şimdi!
Önümüzdeki 4 yıl boyunca altyapı yatırımı yapmayan, giderek zayıflayan, değer kaybeden bir Telekom mu devralmak istersiniz, yoksa kontrolü sizin elinizde olan ve 4 yıl sonra devasa yatırımlarla bir telekomünikasyon devinin sahibi olmak mı istersiniz?
O yüzden kupkuru eleştirileri bir kenara bırakıp, kafayı çalıştırmak lazım biraz!
Bu iş öyle hariçten gazel okumakla olmuyor!