Seçim sonuçları iki yönlüdür. Birinde tamamen kaybedersiniz ya da oyunuz düşüşe geçer. İkincisinde de kazanan taraf olursunuz. Her iki şekilde de aslında size bir mesaj verilmiş olur. Kazananı olmak bir yana, sandık başına giden seçmen “size güvenmiyoruz” demiş ve bütün desteğini çekmişse, zaten piliniz bitmiş demektir. Ama seçmen “başkasını desteklemem ama kendine gelmen için şimdilik seni de desteklemiyorum” demişse, işte orada durup düşünmenin zamanı gelmiş demektir.
Şimdi ben bakıyorum seçim sonuçlarına, “mesajı aldık, gerekeni yapacağız” diyen bir tek kişi var, o da Cumhurbaşkanı Erdoğan.
Vekillere bakıyorum, teşkilatlara bakıyorum, il ve ilçe yöneticilerine bakıyorum, değişen hiçbir şey yok. Sanki seçimin bu şekilde sonuçlanmış olmasının sebebi tek başına Erdoğan’mış gibi davranıyorlar. Halbuki meselenin bu noktaya ulaşmış olmasının baş aktörü kendileri. Ama onlara sorarsanız hiçbir kusur ve kabahatleri yok. Tek sorumlu, tek suçlu ve tek kabahatli Cumhurbaşkanı Erdoğan.
Koskoca Cumhurbaşkanı kalkıyor, mesajı aldığını ifade edecek kadar büyük olgunluk gösteriyor ama yereldeki uzantılara bakıyorsunuz, kendilerinden hariç herkesi suçluyorlar maşallah. Bunu Erzurum özelinde söylemiyorum, tüm teşkilatlar için diyorum. Neredeyse tamamına yakını seçmeni suçluyor, “nankör” yakıştırması yapıyor. Kimisi emekliyi suçluyor, kimisi memuru, kimisi çalışanı suçluyor. Ama hiçbirisi de kalkıp kendi şımarıklığından bahsetmiyor mesela.
Ben Erdoğan’ın samimiyetine inanıyorum, kendisine de güveniyorum. Tabi sesimi duyar mı duymaz mı bilmiyorum ama bu yok aklımla ona teşkilatlarını şikayet etmeyi büyük bir gereklilik olarak görüyorum. Sayın Cumhurbaşkanım, siz bu teşkilatlarla yol yürüyemezsiniz, çünkü 31 Mart seçim sonuçlarını şimdiden unuttular bile. Üstelik bu sonuçlara kendileri sebep oldukları halde.