Rusya, ilhak protokolü ile dün Donetsk, Luhansk, Herson ve Zaporijya’yı kendine bağladı. İmza töreninin hemen ardından da Putin, “Bu konu kapanmıştır, müzakere edilemez! Bu bölgelere en küçük saldırıyı Rusya’ya yapılmış kabul ederim!” dedi ve kestirip attı.
Avrupa ise, Rusya’ya tepki gösterdi, “tanımayız” dedi. Şimdi Rusya, Avrupa bu ilhakı tanımadı diye karalar mı bağlayacak? Kederden hasta olup, yataklara mı düşecek? Elbette hayır, bildiğini okumaya devam edecek. Tabi ben burada Rusya’nın yaptığının doğru ya da yanlışlığını tartışmıyorum. Kaldı ki, Türk Dışişleri de bu ilhak kararını tanımayacağını açıklamıştı. Burada mesele güç meselesi, yani bizde meşhur bir söz vardır ya; “salavat imana bağlıdır” diye… Rusya da o misal, güçlü ülke, elinde enerji kaynakları var, dolayısıyla dünyaya dilediği gibi de ayar veriyor. Avrupa kazın ayağının öyle olmadığını bu kış mevsiminde zaten görecek, gaz vanalarını Rusya kapatınca, patronun kim olduğunu da öğrenecek. Neyse ki, biz bu sıkıntılı sürecin içinde olmayacağız.
Ben sözü şuraya getirmek istiyorum; işte geleceğin Türkiye’si bu olmalı! Geleceğin Türkiye’si, gücüyle, kararlılığıyla, bölgesinde rol belirleyen etkin nüfuzuyla dilediğine dilediği ayarı veren bir ülke olmalı!
Cumhur İttifakı işte bunun mücadelesini veriyor; Millet İttifakı ise, tam tersine ezik, silik, talimat alan ve kendisine istikamet gösterilen bir Türkiye peşinde koşuyor.
O yüzden kararı biz vereceğiz!
Ya sürüklenip gideceğiz ya da bu emperyalist sürülerine dünyanın kaç bucak olduğunu göstereceğiz.
Kısacası iki yolumuz var!