Erzurum hafta sonunda yağışlara teslim oldu; kuvvetli sağanak yağışlar öyle bir bastırdı ki, on dakika sürmeden hemen her yer sular altında kaldı…
Sonra ne oldu?
5-10 dakika içerisinde hayat normale dönerken, altgeçitlerde falan su birikintileri ve sel sularıyla gelen kum birikintileri kaldı…
Şimdi!
Diyenler var ki, Erzurum’da altyapı yetersiz!
Halbuki durum bunun tam tersi…
Erzurum’un altyapısı yetersiz olsaydı, emin olun biz hafta sonunda araçları sel suları arasında yüzerken görürdük…
Gördük mü?
Hayır…
Su birikintileri arasında seyreden araçlar gördük evet, ama dediğimiz gibi durum bunun tam tersi de olabilirdi…
Fakat olmadı…
Sebebi de gayet açık…
O yağmur biraz daha yağsa ve Erzurum’un altyapısı da yetersiz olsaydı, emin olun o yağışlar çoktan bir felakete dönüşmüş ve hatta can kayıpları bile yaşanmış olurdu…
Eksiklerimiz yok mudur?
Vardır muhakkak…
İşte önemli olan bu eksiklikleri bir kenara not edip, gerekeni en kısa sürede muhakkak yapmaktır…
Yoksa kendi yaşadığımız şehri bu kadar ezmenin, modern şehircilik yaklaşımından bu kadar yoksun ve uzakta göstermenin kimseye ama hiç kimseye bir faydası yoktur…
O yüzden “insaf” diyoruz, başka da bir şey demiyoruz!
***
Gelelim İstanbul ve Erzurum mukayesesi yapan kıt akıllılara…
Erzurum’dan uzun yıllar önce ayrılmış ve fakat İstanbul’da klavye Dadaşlığı yapan kimileri, hafta sonundaki yağışlar üzerinden İBB ve EBB kıyasına girişince, yukarıda bahsetmeye çalıştığımız mesele geldi aklımıza…
Sahi!
Bir insan memleketinin üzerinde debelenmeye bu kadar mı meraklı olur?
Ya da şöyle diyelim:
Siyaset, bir insanın gözünü bu kadar mı göremez hale getirir?
Biz pekâlâ biliyoruz ki; onların derdi kesinlikle Erzurum değil… Onların bir tek derdi var, o da AK Parti ve AK Partili belediye düşmanlığı…
Nokta!