KARAKTER-SİZLER!

Bitmediniz gitti be!

Bitip de tükenmediniz bir türlü… 

Ne yorulmak bildiniz, ne usanmak bildiniz, ne durmak bildiniz… 

Sürekli alavere-dalavere… 

Sürekli hesap-kitap…

Sürekli alicengiz oyunları…

Hayır, yani bu kadar meşguliyet arasında karakterinizi doyurmaya nasıl zaman ayırıyorsunuz, onu da aklımız almıyor bir türlü! 

Gerçi siz de haklısınız, olmayan bir karaktere zaman ayırmasanız da olur sonuçta… 

Değil mi yani?

 

*** 

 

Karakter önemlidir, hem de çoook önemlidir!

Çünkü karakterini; insanın özü, sözü, tarzı, tutum ve davranışları, değer yargıları, bakış açısı, yaşanmışlıkları, fikri, zikri, düşünce ve ruh dünyası belirler… 

Mesela:

İkiyüzlü müsünüz?

O halde kesinlikle karaktersizsiniz!

Bir dediğiniz, diğerini tutmuyor mu? 

Öyleyse karaktersizin önde gidesiniz… 

Devam edelim… 

Çıkarlarınız ve menfaatleriniz ön plandaysa ve onlar için en yakınınızdakini bile harcayabiliyorsanız… 

Hassasiyetleriniz yoksa… 

Ar perdeniz yırtılmışsa… 

Bol bol yalan konuşuyor ve dahası size inanıldığını zannediyorsanız, korkarız üzülmelisiniz; çünkü şu halde karaktersizlikte bir markasınız… 

 

***

 

Karaktersizin meziyeti biter mi, bitmez!

Dedikodu sizdeyse… 

İftira, bühtan ve yalan yol arkadaşınızsa… 

Önce yüze gülüp, sonra o güldüklerinizin gıyabında iş tutuyorsanız… 

Tuzak kuruyorsanız… 

Dek dubara yapıyorsanız…

Ağzınızdan çıkan için kulağınıza “duy” demiyorsanız… 

Kırıyorsanız, döküyorsanız ve incitip daha sonra hiçbir şey yokmuş gibi ortada pişkin pişkin dolaşabiliyorsanız… 

İnsanların hakkınızda ne düşündüklerini umursamıyorsanız… 

İşiniz düşmedikçe, başınız sıkışmadıkça eşinizi dostunuzu hatırlamıyor, arayıp ve sormuyorsanız… İşiniz bittikten sonra da eşinize dostunuza yeniden sırt dönüyorsanız, dilimiz varmıyor ama siz KARAKTERSİZ bile değilsiniz!

Peki neden? 

Neden olacak, siz ve sizin gibileri tarif etmek için kelimeler yetmez de, ondan!

Siz var ya, siz!

Namussuzsunuz!

Hayâsızsınız!

Utanmazsınız!

Şerefsizsiniz!

Pisliksiniz! 

Ve biliyor musunuz? 

Ne mal olduğunuzu yediden yetmişe cümle âlem biliyor…

 

***

 

Ve aslında ne olduğunu en çok da (SEN) biliyorsun!