KLAVYE KAHRAMANLIĞI 

Sanırım herkes anlamış olmalı; Cumartesi günü Erzurumspor’un Tuzlaspor’la oynayacağı maç sıradan bir maç olmayacak. Bu maç Dadaş’ın gövde gösterme maçıda olacak. Tamam, kabul ediyoruz. Ligin üst düzey bir takımı değiliz, transfer tahtamız kapalı ve kadro derinliği bakımındanda çok yetersiz durumdayız. Bundan dolayı rakiplerimizin bize olan bakış açılarıda değişmiş durumda. Öyle ki, bizimle çıkacakları maçlardan önce hanelerine 3 puanı daha düdük çalmadan eklenmiş kabul ediyorlar. Bu durum şahsen benim çok ağırıma gidiyor. Önceleri Erzurum deplasmanına gelen takımların tir tir titrediği ve neredeyse el ve ayaklarının titrediği bir dönemden ne ara buralara geldik bilmiyorum. Ama gerçek şu ki, Erzurumspor rakiplerini artık korkutmuyor. Bu işin teknik yönü; birde destek yönü var. 
Mesela Erzurumspor taraftarı olarak bizlerde artık rakip takımları korkutamıyoruz. Çünkü tribünleri o kadar çok sahipsiz bıraktık ki, Kazım Karabekir Stadı bile buna şaşırmış vaziyettedir eminim. Yani kimse kusura bakmasın ama takımın bu noktaya gelmesinde camia olarak bizlerde kusurluyuz. Maçlarda TRT’de yayınlanmaya başladı ya, bu da bilet almamayı çok daha makul bir hale getirdi. Bu durumu örtmek içinde güya takıma küsmüşüz havası verdik. Yalansa yalan deyinde görelim! Taraftarın kahır ekseriyeti bu düşüncede. Ondan sonrada kalkıp diyoruz ki, bu borçlar neden ödenmiyor? Eğer biz bir bilet parasını bu takıma çok görüyorsak, kusura bakmayın ama birilerinin çıkıp milyonları ödemesini beklemeyede hakkımız yok demektir. O yüzden kaçarı göçeri yoktur, Cumartesi günü o tribünlere maç seyretmek için değil, Dadaş’ın sahipsiz olmadığını göstermek için gidiyoruz. Çünkü bu işler öyle klavye kahramanlığı yapmakla olmuyor.