Ekrem İmamoğlu’nun açıklamasından öğreniyoruz ki, bir zamanlarn İstanbul’da köftecilik de yapmış.
Bilmeyenler için ben tekrar hatırlatayım, İmamoğlu köfteci esnafıymış, Recep Tayyip Erdğan da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken bunun lokantasına gitmiş, köfte yemiş.
Ekrem İmamoğlu da, o köftenin parasını Erdoğan’dan almamış. Aradan bunca yıl geçtikten sonra çıkmış ve Erdoğan için, “O borcu hiçbir zaman ödeyemeyecek” demiş.
Ya, ben hep diyorum, bu CHP’de bir şey var.
Bu partide ne yiyip ne içiyorlarsa artık, bu partiyle yolları kesişen deyim yerindeyse enteresan işlere, garip sözlere, akıl sır erdirilemeyen hal ve hareketlere girişor.
Şimdi Ekrem İmamoğlu, parasını almayarak ikramda bulunduğu o köfte için diyor ya: “Ömür boyu o borcu ödeyemeyecek” diye.
Bir kere İmamoğlu’na şunu söylemek lazım; ikram ettiğin şey, borç olmaktan çıkmıştır, bu bir.
İkincisi, bizim töremizde, geleneğimizde, örfümüzde ikram edilen şey ne olursa olsun lafı edilmez, yüze vurulmaz, başa kakılmaz!
Ama İmamoğlu’na bakarsak, bunların hiçbirisi geçerli değil onun için. İkram ederek borçlandırıp, yıllar sonra bir de bunu gündeme getirdiğine göre, demek ki onun bizim töremizle, toplumsal değerlerimizle ve görgü kurallarımızla uzaktan-yakından bir ilgisi yok.
Ben şaşırmadım, çünkü bu toplumun bir parçası olmak şekilcilikle değil, samimiyetten geçiyor. Öyle camilerde seçim zamanı Kur’an okuyup, tatil beldelerinde kadeh tokuşturmakla yürümez bu işler. Ne isen o olacaksın, ağzın gözün oynamayacak, ağzın bir, sakızın kırk olmayacak.
Şimdi birileri de çıkıp: “Ekrem’e ben bilmem nerede şiş yedirmiştim, parasını da ben ödemiştim. O yüzden bana borcu var” dese, ne olur?
Ne olacak, buna katıla katıla güler Ekrem İmamoğlu. Tıpkı şu anda bizim İmamoğlu’na katıla katıla güldüğümüz gibi… Yani bir şey demiyorum da, çok komik adam şu bizim Ekrem ya!