Seçimlerden sonra oluşan siyasi tablo içerisinde medya kuruluşları da kendine yer edindi. Şöyle ki, AK Parti yanlısı yayın kuruluşları, muhalif partilerin kazandığı belediyeleri yakın markaja alırken, muhalefete yakın medya kuruluşları da, iktidarın elinde bulunan belediyeleri hedefe koydu.
Biri diğerinin açığını koşturuyor, diğeri öbürünün hatasını arıyor, karşılıklı manşet savaşı verip duruyorlar.
Bu düzlem içerisinde vatandaş ne yapıyor? Hizmet bekliyor. Sonuçta sandıkta tecelli eden milletin iradesidir, millet öyle olsun istemiştir ve öyle olmuştur. Bunun medyayı ilgilendiren bir yanı da olmamalıdır.
Ama genel gidişata bakıyorsunuz, sanki seçimler siyasi partiler arasında olmamışta, medya kuruluşları arasında olmuş.
Bu durum yayıncılık anlayışına ters olduğu gibi, ahlaki de değil. Üstelik bu süreç öylesine hoyratça ve ahlak dışı bir anlayışla ilerliyor ki, herkes belden aşağı vurabilmenin derdinde.
Kimi tabelayla uğraşıyor, kimi jakuziyle uğraşıyor, kimi de sözde gizli kamera kaydıyla uğraşıyor.
Belediye başkanlarının artık bu lüzumsuz uğraşlardan bir an önce vazgeçerek işlerine koyulmaları gerekiyor. Vatandaş sandık başına giderek belediye başkanlarını seçti ki, kendilerine hizmet etsin. Ama ne ilginçtir, oturmuşuz hep birlikte manşet savaşlarını izliyoruz. Anlayış bu olmamalı, böyle olmamalı!