Savunma sanayinde önemli atılımları birbiri ardına gerçekleştiren ülkemizde, meğer ne çok hain, meğer ne çok dürzü varmış, haberimiz yokmuş.
Yani gök vatanda süzülen Kaan harp uçağımız için olmadık yakıştırmalarda bulunuyor olmaları karşısında onlara bundan daha başka ne diyebilirim ki!
Bir ülke düşünün ki, bağrında bu kadar hain barındırıyor olsun. Yani kendini entelektüel zanneden, aydın geçinen sözde çapulcular, kucağında oturdukları Türkiye’nin sakalını yolma peşine düşmüşler.
Sosyal medyada dün bu konuda yazılıp çizilenleri, eleştirileri, iftiraları ve hainlik kokan cümleleri okudum ve esef duydum.
Sonuç itibariyle şunu dedim kendi kendime; bizim ülkemizin dışarıdan düşmana ihtiyacı yok ki, bu ülkenin bağrında yetişen ve yine bu ülkenin imkanlarından faydalanan sayısızca dürzü bize yetiyor.
Şimdi onlara ağız dolusu hakaretler etmek vardı ya, benim buna ne terbiyem müsaade ediyor, ne de meşrebim.
Ama belli ki bu meşrebi karışık olan hain çapulcular, tıpkı ataları ve dedeleri gibi yine bu ülkede havlamaya devam edecekler.
Bizim bu doğrultuda gençlerimizi bilinçlendirmemiz lazım. Bizim gençlerimize bu ülkenin hangi badirelerden atlayarak bugünlere geldiğini anlatmamız lazım. Bizim, emperyilast güçlerin Türkiye’yi tarih sahnesinden silmek için olmadık yollara başvurduklarını ve en önemlisi de içimizdeki hainlerle bizi vurmaya çalıştıklarını göstermemiz lazım.
Biz iyi kötü bunlarla mücadele ettik ve etmeye devam ediyoruz. Ama yarın sancağı taşıyacak olan gençlerimiz de tıpkı bizim gibi dirayetli ve güçlü olmalı ki, bu hainlere geçit vermesinler. Bunun yolu da pek tabi ki, gençlerimizi ve yeni nesli bilinçlendirmekten geçiyor. Çünkü tablo gösteriyor ki, dürzümüz de eksik olmayacak, havlayan itimiz de eksik olmayacak.