NE GÜNLERE KALDIK 

Stadyum tartışmalarının yapıldığı 2017 yılında ilk adım atılsa ve gereken yapılsa idi, bugün kendi stadyumumuzda maçlarımızı oynuyor olurduk. Ama talihsizliğe bakın ki, depreme dayanıksız olan stadyumumuzda bundan böyle maç oynanamayacak. Hele yaşadığımız deprem felaketinin ardından böyle bir ihtiyacı gündeme getirmekte abes olacağından belli ki daha uzun yıllar stadyumdan mahrum kalacağız. Çünkü sonuçta bir stadyumun inşa edilmesi nereden bakarsanız bakın 3-4 yılı bulur. 
Manazra böyleyken kalkıp susmakda ne bileyim yani pek işime gelmiyor. Biz stadyum isterken önce bunun bir hakkını verin diyenlere desek ki, hadi hakkını siz verin bu şehrin diye acaba ne düşünürler? Gençlik ve Spor Bakanı stadyumu tadilata aldırtacaktı, üzeri kapanacaktı, bilmem ne olacaktı, boy boy afişe etti, reklamlarını yaptılar, bu şehrin umutlarıyla oynadılar. Ne tadilat yapıldı, ne stadyumun üzeri kapatıldı. Geldiğimiz noktada maçlarımızı artık evimizde oynama şansımız olmayacak. Ev sahibi olarak her maç öncesinde ortalığa düşüp stadyum arayacağız. Ya da bizi hiç bununla uğraştırmadan evimizde oynayacağımız haftanın maçlarını rakibin ev sahipliğinde oynayalım olsun bitsin. Ne biz uğraşalım, nede rakiplerimiz kalkıp sağa-sola düşsün. Nasılsa rakım avantajını kullanamıyoruz, taraftar baskısıylada hata yapıyoruz, en iyisi tüm maçlarımızı rakiplerin evlerinde oynayalım. Belki bize puansal açıdanda faydası olur. 
Keşke şaka olsaydı bunlar. Ama işte gelin görün ki, sahipsiz şehrin takımınıda sahipsiz bıraktılar bunlar. Hele bizi düşürdükleri hale bakın hele!