Erzurumspor Kulüp Başkanı Ahmet Dal futboldan anlamayan biri olsa, derim ki benim ve diğer meslek büyüklerimin yaptığı şey havanda suyu dövmek. Ama biliyorum ki, bu dile getirdiklerimin futboldan az buçuk anlayan herkes kadar Başkan Ahmet Dal da farkında.
Dün de yazmıştım, Erzurumspor Pendikspor karşısında sadece beni değil, herkesi şaşırtmış. Yani hazırlık maçlarında seyrettiğim Erzurumspor gitmiş de, yerine sanki de başka bir takım gelmişti. Tabi bu durum takımın bir sezonu idare edebileceği anlamına gelmiyor. Çünkü takımdan her hafta aynı performansı beklemek haksızlık olacağı gibi, Pendikspor maçında gol bulamamış olmamız da, ayrı bir gerçek olarak duruyor karşımızda. Bu cümleyi daha da açacak olursak; Pendikspor Erzurumspor’a gol atamadı, bu da o takımın kabiliyetiyle alakalı bir sorunda. Dolayısıyla karşılaşacağımız her takım da Pendikspor kadar kabiliyetsiz olmayacak sonuçta.
Sözü uzatmadan, evirip çevirmeden, eveleyip gevelemeden şunu söylemek istiyoruz. Kurumuş bir toprak ya da bir balık suya ne kadar muhtaçsa, Erzurumspor da takviyeye o kadar muhtaç işte. Mustafa Yumlu sakatlığı sık sık nükseden bir savunmacı, Mustafa Akbaş’ın da 90 dakikayı çıkardığı maç sayısı sınırlı. Cengizhan’ın enerjisi nereye kadar? Batuhan’la bu iş yürür mü? Orhan Ovacıklı’nın yaşı malumken; Shala ve Sefa’dan takımı sırtlanmalarını nasıl bekleriz? Estrela’nın kocaman bir ciğeri var, çırpınıyor da ama hepimiz biliyoruz ki, o bir kahraman değil. Kanatlar da durum farklı mı sanki? Aynı. Geriye ne kaldı? Eren ve Olanare. Şimdi derme çatma bir takım iskeletimiz varken onlar ne yapabilir? Hadi hepsi birden elinden gelenin en iyisini yaptı diyelim, fakat nereye kadar, ne zamana kadar? İşte bu sorular, takımın gelecek haftalardaki durum ve performansına dair beni çok endişelendiriyor. O yüzden yapılabilecek ne varsa yapmalı ve artık şu transfer tahtası illetinden kurtulmalıyız. Aksi halde her hafta karşımızda hırpalanmış bir Erzurumspor buluruz.