İki sezon önceydi…
Erzurumspor’umuza karınca kararınca destek olabilmek adına saha içi sponsorluk anlaşması yapmış ve mavi beyazlı takımımızın yanında olmaya çalışmıştık…
Elbette bizim ödeyeceğimiz ya da ödediğimiz paranın bir hükmü yoktu, ancak hiç olmazsa safımızı belli etmiş ve takımımıza sahip çıkmaya çalışmıştık…
Çünkü Erzurumspor’du söz konusu olan ve içinde Erzurum geçen her şey gibi Erzurumspor da bizim için kıymetliydi…
Ve biz bu desteği geçmişte de vermiştik, inşallah yine vereceğiz…
Şimdi!
Derler ki:
-Salavat imana bağlıdır, diye…
Bizim gücümüzün yettiği ya da yeteceği tutar öyle aman aman bir miktar olmaz ama bizim gibi düşünen onlarcası çıksa, emin olur sulara teslim olur bu değirmen…
Doğrudur, bu bir çağrıdır aslında…
Ancaaaak!
Bu şehrin kaymağını yiyen bir kesim var ki, onlar için de bir nevi vicdan yoklamasıdır bu yazı…
Vicdan diyoruz, çünkü bu şehirden beslenip kanatlanarak uçan o kadar çok zenginimiz var ki, Erzurumspor’a sahip çıkmamaları ancak vicdansızlık olur…
Neden mi?
Neden olacak, bahsini ettiğimiz kesim, kazancına kazanç eklerken hep Erzurum’u kullandı da, ondan…
Bahsini ettiğimiz kesim, Erzurum edebiyatı yaparak dile ve bugüne geldi de, ondan…
Bahsini ettiğimiz kesimin cebini ve kasasını Erzurum’la Erzurumlular doldurdu da, ondan…
Bakın!
İki maç geride kaldı ama mavi beyazlı takımımız sahaya reklamsız formalarla çıktı…
O aslanlar o formaların hakkını terleterek fazlasıyla verdi zaten…
Ama ne yazık ki, bu şehrin sırtından geçinen ve para saymaktan adeta elleri terleyen kesim, bu mücadeleye hiç ama hiç ortak olmadı…
Çünkü onlara göre, Erzurum sadece bir şehir isminden ibaretti…
Halbuki Erzurum ismi aslında senetti, imajdı, itibardı, şöhretti…
Ama gelin görün ki, nimet onlara, külfet ise hep memleketin boynuna kaldı…
Şimdi buradayız işte!
Tam da sözün bittiği yerde…