Muhalefet şunu bir türlü anlamak istemiyor. Oylarının arttığı doğru ama öyle aman aman bir artış yok ortada.
Çok kısmi, çok cüzi ve çok küçük bir artış…
Hayır, desem ki AK Parti’den oy almışlar, tamam.
Yeri göğü birbirine katsın, sevinçten kutlasın, deliye dönsünler. Ama öyle bir şey de yok.
Bunlar, daha doğrusu CHP, bir önceki seçimde aldığı oyun üzerine azıcık koymuş ve Türkiye’nin birinci partisi olmuş.
Onlar bu durumdayken AK Parti ne yapıyormuş, eli armut mu topluyormuş diyecek olursanız söyliyim; sandığa gitmemiş.
Sandığa gitmeyen milyonlarca seçmen var. Erzurum’da da öyle… 150 bine yakın seçmen sandığa gidip oy kullanmamış.
150 bin oy seçim insanı büyükşehir belediye başkanı yapar, yani o derece büyük bir oy demek.
Yine dikkatimi çeken bir başka konu da, geçersiz sayılan oyların çokluğu. Erzurum’da da 30 bine yakın oy geçersiz sayılmış.
Bu kadar geçersiz oy normalde olmaz ama niye olduğunu söyliyim; bu oylar da tepki oylarından ibaret. Adam sandığa gitmemezlik etmemiş, demokratik hakkını kullanmış ve aynı anda tüm partilere basmış tercih mührünü.
Ya da oy pusulasının üzerine bir şeyler karalamış geçmiş.
Sonuçta bu da haklı bir tepkidir demokratik hukuk devletlerinde. Önemli olan bu tepkinin kodlarını iyi çözüp, analiz edebilmektir.
Çünkü her tepki bir etkinin sonucudur, yani AK Parti özelinde diyorum, bu etkileri tek tek analiz etmeli, hatalarını telafi etmeli, hata yapanların da gözünün yaşına bakmamalıdır. İster MYK üyesi olsun, ister koordinatör olsun, ister teşkilatların genel başkanı, isterse de milletvekili veya il başkanı olsun, mutlaka ama mutlaka bedel ödesin. Ödesin ki, seçim zaferi bu kadar da ayağa düşmesin.