Ölüm dediğin…

Deprem yaş cinsiyet meslek ayrımı yapmıyor; yeter ki sallansın arz, herkesin başına kıyamet aynı anda kopuyor. 
Yeni Malatyaspor’un kalecisi hayatını kaybetti, başka sporcular da var enkaz altında. 
Bebekler ölüyor, çocuklar ölüyor, ben bu satırları yazarken, ölü sayısı 4.500’ün üzerindeydi. İhtimal ki katlanacak bu rakam; Allah rahmet eylesin hepsine, ailelerine sabırlar versin. Dün dikkatimi ne çekti; hayatını kaybedenler arasında sporcular, siyasetçiler, sendikacılar da vardı. Tanındıkları için dikkat çektiler belki ama herhangi bir garibanla aynı kaderi yaşadılar. 
Demem o ki, ölüm kimseyi ayırmıyor, kimseye ayrıcalık tanımıyor, kimseyi es geçmiyor. 
Yani ister meşhur olun, ister olmayın; herkes kendi kuyusunu dolduruyor. 
Görüyorsunuz işte; üç günlük dünya… 
Deprem bölgesinde yaşayanlar ne bilsinler, depremin olacağı gece ölüm uykusuna yattıklarını? 
Ölenlerin Hangi birisi biliyordu ki, sabahın ilk ışıklarını görmek nasip olmayacak? 
Ölüm böyle.
Kaşla göz arasında, anlık ve belki de saniyelik bir mesele. 
O yüzden kırmanın dökmenin kin gütmenin dargın kalmanın hiçbir anlamı yok. 
Ölüyorsun ve bitiyor.
Her şey, hem de her şey…