Ben demiştim demeyi hiç sevmiyorum ama yine ben demiştim maalesef. Erzurumspor’da Kulüp Başkanlığı için ortaya ismini atanların günü geldiğinde ortalarda bile görünmeyeceklerini günler öncesinden söylemiştim. Tabi bunu söylerken de, o isimler üzerinde duran ve yine o isimleri sürekli gündemde tutan taraftarlara da çağrıda bulunmuştum. Bu isimlerden kulübe hiçbir fayda gelmez, bunların kendilerine bile faydaları yok demiştim. Bu çağrıma kulak verenler olduğu gibi, gönül koyanlar da oldu elbette. Ama olsun bize gönül koyulacak diye doğruları dile getirmekten kaçınacak halimiz de yok yani.
Şimdi gelelim günümüze.
Ahmet Dal’la ilgili olarak dün kısaca birkaç hususa değinmiştim; önümüzde transfer tahtası sorunu var ama bana göre sorunun en büyüğü kenetlenmek konusudur. Çünkü taraftarlarımızı bu anlamda bir araya getirecek ve aynı çizgide buluşturacak bir enerjiye ihtiyaç var.
Dün de demiştim, yine diyorum: Ahmet Dal bu iş için biçilmiş kaftandır ve işe ilk olarak da buradan başlamalıdır. Yani taraftarın enerjisini bütünüyle takıma kanalize edebilirse, bu ekibin üstesinden gelemeyeceği zorluk olamaz!
Bu yüzden birlik ve beraberlik mesajları önemli; taraftarı ayrıştırıcı, öteleyici cümlelerden ve tutumlardan uzak durulması gerekiyor. Bu aynı zamanda iletişim kabiliyeti gerektiren de bir durum ve bana sorarsanız Ahmet Dal da bu kabiliyet fazlasıyla var.
Öncelikler belki farklı olabilir, fakat camiayı bir araya getirip kenetlenmeyi sağlamak şu durumda önceliklerin bana göre en önemlisi. Yoksa tahta açılır, transfer de yapılır, takviye de olur, maçlara da çıkılır, bunların hepsi olur. Ancak taraftarlar arasında bütünleşme sağlanamaz ise, kimi getirirseniz getirin sonu hüsran olur. Çünkü unutmayalım; elmayı içten içe çürüten kendi kurdudur.