ONLAR VE BİZLER… 

Siyasetin rengi de malum, şekli de malum!
Ana muhalefet partisi başta olmak üzere neredeyse tamamında bu iş yalanla ve iftirayla yapılıyor. İşin garip tarafı da şu, algıyı öyle güzel yönetiyorlar ki, çoğu insanın kafasında soru işareti kalıyor. 
Muhalefette bunlar olurken, iktidar kanadı ne yapıyor diye soracak olursanız; bunu benim de aklım almıyor ama niyeyse susup seyretmeyi yeğliyor. 
Onlar her türlü iletişim kanalını kullanıyor, yalan ve iftiralarını yayıyor, milyonlara ulaştırıyor ama iddiaların muhatabı olanların sesi cılız mı cılız çıkıyor. 
Sanatçılarından yazarlarına, oyuncularından çizerlerine kadar onlar günün 24 saati teyakkuz halinde ve arı gibi çalışırken, bizim mahallenin sakinleri ise, paranın pulun derdinde. 
Örneğin onlardan bir yazar ya da sanatçı yahut aydın birine denilecek olunsa ki; “Gel hele şu bizim gençlerle buluş, bir araya gel ve iktidarı karala!” diye. Emin olun koşarak gelirler, üstelik paranın pulun lafını da etmezler. 
Ama aynı teklifi iktidar cenahının yazarı, çizeri ve aydınları için söyleseniz, yine emin olun ağızlarını parayla açarlar. Üstelik sizinle kendileri de görüşmez, asistanlarıyla görüştürürler, rakamı iletirler, IBAN gönderirler. 
Maalesef ama durum bu!
Doğru yolda olan bizleriz, milletin sıhhat ve selameti için koşturan bizleriz ve bizim mahalledekilerin yaptığı da bu ne yazık ki!
Ondan sonra diyoruz ki; “bunların yalanları niye bu kadar yer tutuyor?” diye. Elbette tutar, çünkü onlar tüm imkanlarıyla ve tüm güçleriyle aynı hedefe yoğunlaşmış durumdalar.
Diyorlar ki; “Recep Tayyip Erdoğan gitsin, kim gelirse gelsin!” 
Eğrisini, doğrusunu ve yanlışını tartışalım tamam ama adamların mücadelesine de üzülerek ifade etmeliyim ki, şapka çıkartalım. 
Sözü fazla uzatmamak gerekirse, biz onlar gibi organize olamıyoruz, biz onlar gibi konsantre olamıyoruz, biz onlar gibi gayretli olamıyoruz. O yüzden bizim evvela kendi kendimizi iyice bir gözden geçirmemiz gerekiyor. 
Son sözüm de budur!