ÖZEL BİR GÜNDÜ…

 

“Kartallar uçar mı bir harâbeden?
Köprülerden benim yarim geçer mi?
Sen neden bu kadar güzelsin, bilmem, 
Taşırsın yeryüzüne ebedi tohumları… 

Söyle bana hindiba!

Sen nasıl bu kadar ceylan koşması,
Sen nasıl bu kadar yollar aşması,
Sen nasıl bu kadar güneşe meftun,
Sen nasıl bu kadar sahra çeşmesi…” 

***

Evet… 
Nurullah Genç’in çok özel ve edebi niteliği en yüksek şiirlerindendir Hindiba… 
Ve biz bu şiiri Aziziye Belediyesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen Ilıca Şiir Şöleni’nde dinledik… 
Ne muazzam bir gündü.
Ne muhteşem bir kalabalıktı öyle… 
Her biri birer üstat… 
Her biri birer kelam erbabı olan onlarca şairle bir çatı altındaydık… 
Mest olduk, şiire doyduk, şiirle konuştuk… 
Müştehir Karakaya’nin okuduğu “Sükunet Ayetleri” şiiriyle diyarlardan diyarlara öyle bir yolculuk yaptık ki, ruh dünyamızı resmen zirvelere ulaştırdık… 
Sonra Hüseyin Akın… 
Sonra Ferman Karaçam… 
Sonra İsmail Kılıçarslan… 
Hangi birini saysak ki bu cevherlerin?
İsmail Bingöl mü desek, Ali Coşkun Hirik mi?
Hanefi İspirli mi desek, Murat Ertaş ya da Vedat Eğilmez mi? 
Mevzuu şiir olunca hangi birisini diğerinden ayırabiliriz ki!
Hepsi özel isim… 
Hepsi kıymetli… 
Uzun sözün kısası; yaklaşık 3 saati bulan şiir ziyafetinin her dakikasını dolu dolu geçirdik, en küçük kırıntıyı bile ziyan etmedik… 
Teşekkürler Aziziye Belediyesi!
Teşekkürler TDED Erzurum Şubesi!
Teşekkürler Erzurum’da bir çatı altında bulunup kalender şiirleriyle bizi mest eden şairler ve yazarlar… 
Özel bir gündü… 
Güzel bir gündü…