Özendirilen Gençlik 

Farkında mısınız bilmiyorum ama öyle bir çağdayız ki hepimiz artık birbirimize benziyoruz. Fikirlerimiz, konuştuklarımız, duruşumuz, davranışlarımız hatta giyim kuşamımız. O kadar benziyoruz ki kaşımız gözümüz bile birbirini andırır olmuş. Ne ara bu kadar özenmeye alıştık ya da ne ara özendirilmeye izin verdik? Değerli oluşu ve biricikliği savunurken ne ara kopyala yapıştır olduk? Hani özgün ve dinamik zihinler? 
Şu elimizdeki çok yönlü telefonlar, telefonların barındırdığı ilişkiler ve insanlar, aşırı medyacılık ve bilinçsiz tüketim hırsımızın bu konuda payının büyük olduğu kanaatindeyim. Ve bunun da temeli olan küçük yaşta telefon sıkıştırılan eller. Hiçbir şey tesadüf değil gibi duruyor. Ektiğimizi biçiyoruz. Kopyala yapıştır neslini biz bu hale getirdik. Özendirdik, güzellik ve yakıştırma algıları oluşturduk ve sonuç, sürekli belirli kalıplara girmeye çalışan bir gençlik. Kusursuzluk yarışı içinde olan bizler şimdi doğalın getirdiği güzellikten bi haberiz. 
Bu akımlar ne zaman diner, ne zaman kendimizi buluruz bilinmez ama hepimizin bu telaştan uzaklaşıp kendisini dinlemeye ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. İç sesini duyan bir nesil eminim ki özgün bir birey olmayı başaracak ve istediğini bilerek yolunu çizecektir. Kimlik ve benlik arayışı neticelenmiş olacak ve milyonların içinde bir olacaktır.