3 beraberlik, 2 yenilgi, bir hafta da bay derken, sezonun ilk milli maç arası da başlamış oldu böylece. Ekim ayının 3’üne kadar Erzurumsporlu futbolcular kulüp tesislerinde idman halinde olacak. Aslına bakarsanız, bir oyun planı ve sistemi olan bir takım için böylesi maç araları on numara fırsattır. Çünkü enerji depolar, form tutar, kondisyon yükseltir, çeşitli organizasyonlar üzerinde çalışır, teknik ve taktik kabiliyet geliştirirler. Ama şu son iki maçı göz önünde bulundurursak, bizim takım için böyle bir süre hiçbir anlam ifade etmiyor. İyiye iyi derim, yanlışa yanlış derim ve bundan hiç çekinmem. Çünkü bilirim ki, bu takım benim, ben bu takımın dostuyum ve söylediklerim acı da olsa bir gerçek.
Çok net söylüyorum, bu takım çalıştırılamıyor! Bu takım, içindeki canavarı dışarı çıkartamıyor. Yoksa benim futbolculara olan güvenim tam; öyle ki, Keçiörengücü maçında sergilenen performans, aslında takımın sahip olduğu kabiliyetin ancak yüzde 20 ya da 30’u düzeyindeydi. Sorun da burada zaten. Muzaffer Bilazer Hoca bu potansiyeli yakalayamıyor, değerlendiremiyor, işleyemiyor. Kendisine vefa borcumuz olabilir, kendisine mali açıdan belki borcumuz da olabilir, ancak bu futbol sonuçta ve profesyonellik gerektiriyor. Bugünden işin teknik kısmına müdahale edilmez ve Muzaffer Bilazer’in tarzı her ne ise değiştirilemez ise, biz her hafta bunları konuşmaya devam edeceğiz. Altını çizerek ifade etmeliyim ki, takımı kendi kendine bıraksanız, oyuncu grubu kendi arasında çalışsa, emin olun şimdikinden çok daha nitelikli bir futbol ortaya koyar. Yani bir şeyler yolunda gitmiyor ve Muzaffer Bilazer ile yardımcıları ise bu durumu sadece seyretmekle yetiniyor. Hava onlar için hoş olabilir, ancak bu taraftar böyle bir takımı ancak iki hafta daha seyreder.