Sabunluk…

Amasya’da cami tuvaletine giren bir şahıs, elini yıkadıktan sonra içinde sabun dolu olan sabunluğu yerinden söküp, lükse aracına binerek uzaklaşmış… 
Aracın mali değeri derseniz; bu şahsa sabunluk dükkânı bile açtırır... Ama gelin görün ki, vicdan kirli olunca, yediğiniz haltın ne olduğunun da bir anlamı kalmıyor zaten… 
Benzer olmasa da, vicdansızlık ölçüsü aynı olan bir başka hadise de, bundan yıllar yıllar önce Aşkale’de yaşanmıştı… 
Bir vatandaş son model Mercedes ile Kaymakamlık binasına gelmiş ve Yeşil Kartını alıp gitmişti… 
Yeniler bilmez belki; Yeşil Kart, hiçbir sosyal güvencesi olmayan vatandaşların sağlık hizmeti almak için kullandıkları bir nevi kimlik belgesiydi... 
Görüyor musunuz?
Ha 30 yıl önce, ha bugün… 
Vicdansızlık her yerde ve her zaman aynı… 
Şimdi! 
Sabunluk çalan bu adam aleni hırsız da, marketlerdeki etiketleri kafalarına göre güncelleyen sözde işletmeciler ne oluyor?
Hırsız olmuyorlar mı? 
Özellikle de içinde bulunduğumuz günün şartlarına uyarlayalım isterseniz… 
Ev ve işyerlerini ederinin ve değerinin üzerinde kiralayarak kiracıyı söğüşleyen mülk sahipleri mesela, onlar ne oluyor? 
Sabunluk çalan şahıs gibi hırsız olmuyorlar mı yoksa? 
Uzun sözün kısası: 
Hiç kimse ama hiç kimse sabunluk çalan adama ve yaptığına şaşırmasın sakın!
İzledikleri yol her ne kadar yasal olsa da, çalıp çırpan o kadar çok hırsız var ki aramızda, saymakla bitmez… 
Ve tam da şu anda rahmetli Alev Alatlı’nın o konuşması geliyor aklımıza: 
Bir kez daha hatırlayalım isterseniz: 

***

“…Helalleşmek mahkemede dava kazanmaktan daha üstün olmalıdır. Çünkü her yasal hak helal değildir ve olamaz! 
Keza iflas eden kardeşinizin haraç-mezat satışa çıkarılan evini satın almanız yasal hakkınız olabilir ama helal değildir! 
İmar ruhsatı olan bir müteahhit şehrin ufkuna tecavüz ederken yasal olarak suçsuzdur ama yaptığı iş helal değildir!
Yeni ve çok daha ucuz bir enerji türünün pazara girmesini önlemek üzere üretim haklarını satın alan ve sümenaltı eden bir petrol şirketi yasal olarak suçsuzdur. Ama yaptığı iş helal değildir! 
Keza raf ömrünü uzatmak için ekmeğin içine kanserojen madde koyan fırıncı yaptığı formülü ambalajın üzerine koyduğu için yasaldır, dolayısıyla suçsuzdur ama yaptığı iş helal değildir!
Ve son olarak bir kalem darbesiyle ergenleri, lümpen ergenleri sokağa döken yazar; alevler afakı sardığında suç mahallinde değilse, olayları evinden seyrettiğini ispat edebiliyorsa yasal olarak suçsuzdur. Ama yaptığı helal değildir!