Sadaka -2

Dün Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili olarak kaleme aldığımız yoruma, “çok değerli bir büyüğüm” demenin bile az geleceği, Erzurum’un hem de çok özel bir isminden yine çok özel bir mesaj ulaştı bize… 

Seçimlerin bittiğini ve artık Kemal Kılıçdaroğlu’nun da bittiğini ifade eden Dadaş kumaşlı, kalite ve kalibresi de bir o kadar esaslı olan ağabeyim, artık yerel meselelere yoğunlaşmamız gerektiğini hatırlatmış… 
Başımız üstüne… 
Gözümüz üstüne… 
Ama Kemal Kılıçdaroğlu meselesini de sık sık hatırlatmak lazım yani… 
Öyle ya! 
Gemi batacak olduktan sonra ha güverte, ha iskele, ha sancak, hiç fark etmiyor… Genel anlamda uçurumun kenarından nasıl döndüysek, yerel anlamda da öyle dönmüş olduk vesselam!

*** 

Gelelim bu kıymetli büyüğümüzün kim olduğuna… 
O çok has bir Erzurumlu… 
Karakteri… 
Kişiliği… 
Duruşu… 
Ve adamlığı bile başlı başına emsalsiz… 
Sektörden midir, evet… 
Meslekten midir, evet… 
Ve öyle bir çizgisi vardır ki, terazinin bir kefesine onu, bir kefesine de “ben adamım” diyen kırkını koyun, hepsine ayrı ayrı kırk okka çeker… 
Bu sebeple, tavsiyesi bizim için değerlidir, özeldir, elzemdir… 
Böyle bir durumda bize ne yapmak düşer peki? 
Erzurum’da sayısı bir elin parmaklarını dahi geçmeyecek sayıdaki böyle “adam”ların ikazına, hatırlatmasına ve uyarısına boyun eğmek düşer… 
Bakın!
Nasıl ki, CHP’nin düştüğü son durum mevzu bahisken; “Türkiye’nin verilmiş sadakası varmış!” diyorsak; böylesine değerli büyüklerimizin varlığı için de ayrıca şükrediyoruz… 
Demek varmış bizim de verilmiş bir sadakamız ki; elimizden tutan ve bize yol gösteren değerli büyüklerimiz olmuş… 
Ne mutlu...