Sadaka… 

2017 yılında Kılıçdaroğlu sözümüz ona ‘adalet’ için yürümüştü… 
420 kilometrelik yürüyüşü 25 gün sürmüş ve 9 Temmuz 2017'de Maltepe'de son bulmuştu… 
Şimdi aynı partiden bir başka isim, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan yürüyor… 
Ne için?
‘Değişim’ için… 
Sonra İmamoğlu… 
Manifesto yayınladı ve iktidar için değişim şart mesajı verdi… 
Parti kurmayları ayrıştı, eski CHP’liler ağır eleştirilerde bulundu, il başkanları bölündü, vesaire, vesaire… 
Peki, bunca gelişme neyin sonucuydu? 
Elbette CHP’nin seçimlerde yaşadığı hezimetin sonucuydu… 
Bir de şöyle düşünelim: 
Aynı CHP, seçimin kazanan tarafı olsaydı ne olurdu sizce? 
Şimdilerde birbirlerine düşenler, sanıyor musunuz ki kardeşçe geçinip giderdi… 
Gidemezdi elbette… 
O zaman da çıkar savaşları yaşanacaktı… 
Tabi, Kılıçdaroğlu kurt siyasetçi, Ekrem İmamoğlu’nun da, Mansur Yavaş’ın da encamını gördü ve deyim yerindeyse karizmalarını da bir güzel çizdirmiş oldu… 
İşin bu kısmı bizi ilgilendirmiyor… 
Bizi ilgilendiren kısım şu ki; Türkiye çok büyük bir uçurumun kenarından dönmüştür… 
Yoksa böyle bir CHP’nin ülkeyi yönetmesini beklemek, hakikaten de fecaate davetiye çıkartmak olurdu… 
Hallerine bakınca diyoruz ki: 
Verilmiş sadakamız varmış! 


*

Bilirsiniz “Dalkavukluk” en eski mesleklerdendir. Zamanın birinde bir Hükümdar, dalkavuk seçimine bizzat katılmış. Kendi dalkavuğunu kendi seçmek istemiş. İlk adaya sormuş:
-Sen dalkavuk musun?
-Evet efendim.
-Hiç de dalkavuğa benzemiyorsun?
-Olur mu efendim? deyip referanslarını sıralamış. Hükümdar biraz düşünüp ona yol vermiş.
Bu şekilde epey elemeden sonra yine biri huzura alınmış:
-Sen dalkavuk musun? demiş Hükümdar.
-Dalkavuğum sultanım, demiş.
-Hiç de dalkavuğa benzemiyorsun?
-Haklısınız efendim; pek dalkavuğa benzemem.
-Sanki biraz benziyorsun?
-Evet sultanım, biraz benzerim.
Bu meyanda sorular ve cevaplardan sonra Hükümdar:
-Geri kalanlarla görüşmeye gerek yok. Ben dalkavuğumu buldum, demiş.