Erzurumspor’un Ümraniyespor’la çıktığı zirve yarışı maçını izlemişsinizdir…
Resmen nefeslerimizi kesen bir karşılaşma oldu.
Maçın daha 4’üncü dakikasında öne geçtik ya; açıkçası içimizi bir korku kapladı…
Çünkü bizim takım ne zaman öne geçse, dumura uğruyor, mücadeleyi bırakıyor, geriye yaslanıyor…
Derken korktuğumuz oldu, eşitliği yakaladık…
Ardından oyundan düştük, ikinci golü yedik…
Maç 90 dakika ve top da yuvarlaktı, dolayısıyla ikinci yarıda sonucu değiştirecek bir oyun bekliyorduk…
Nitekim öyle de oldu…
Birbiri ardına bulduğumuz iki golle yeniden öne geçtik, hatta 4’ü ve 5’i de bulacaktık; ancak olmadı…
Yine oyundan koptuk, rakip takımı kontrol edemedik ve sonunda maçın skorunu belirleyen o golü yedik…
Belki Olanare ilk golün ardından önüne düşen o topa düzgün vurabilmiş olsaydı, şu anda çok daha farklı şeyleri konuşuyor olacaktık…
Neyse…
Sağlık olsun demekten başka bir şey gelmiyor elimizden…
Çünkü zor bir maç olacağı belliydi, üstelik de oynadığımız takım bizim doğrudan rakibimiz durumundaydı…
Üç puanı onlara bırakıp zirve yolunda çok ciddi bir yara almaktansa birer puanla sahadan ayrılmış olmak, en azından aramızdaki puan farkını korudu…
Evet, ligin 3’üncü sırasındayız…
En yakın rakibimizle 4, ligin zirvesi ile aramızda 6 puan fark var…
Bu fark kapanır mı, evet kapanır…
Yani sezon sonunda ilk birden şampiyon olmak biraz zor gibi görünse de, en azından ikincilik hayal değil şu durumda…
Ve fakat!
Ligin üst tarafı böyle iken, alt tarafı da cadı kazanı gibi kaynıyor resmen… Alttaki takımlarla öyle aşılamayacak düzeyde bir puan farkımız da yok üstelik…
Bu yüzden çok dikkatli olmalı, kayıp vermeden ilerlemeli ve özellikle de üç gün sonra oynayacağımız Eyüpspor’dan kesinlikle 3 puanı alabilmeliyiz…
Aksi halde var ya…
Yandı gülüm keten helva!