Sizin de dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama bu yerel seçimler, daha önceki yerel seçimlere hiç benzemiyor bana göre. Çünkü önceki yerel seçimlerde kıran kırana bir aday adaylığı yarışı olur, başvuru yapmak isteyenler parti teşkilatlarında neredeyse sıraya girer ya da randevuyla gelirdi.
Ama şimdi bakıyorum da, tek tük başvurular var ve üstelik o da ilçelere yönelik.
Şimdi bunun sebepleri arasında elbette ki siyaset rüzgarı etkili oluyor ama bana sorarsanız bu sessizlik ve suskunluğun altında yatan çok önemli bir başka neden daha var. O da geçim kaygısı.
Sokağın sesine sürekli kulak veren birisi olarak şunu söyleyebilirim ki, insanların seçim diye bir heyecanı ya da endişeleri yok. Seçim beklentileri de yok; falan belediyeye filan gelmiş ya da aday olacakmış, deyim yerindeyse umurlarında bile değil.
Herkes şu anda ekmeğinin derdinde, mutfaklara düşen ateşi söndürebilmenin peşinde. Yükselen enflasyon sebebiyle yaşanan hayat pahalılığı ve paranın sürekli değer kaybediyor oluşu, sokaktaki vatandaşın öncelikli gündem maddesi.
Dolayısıyla seçime kadar olan süreçte belli ki hükümetin ekonomi alanında atacağı adımlar büyük önem taşıyacak. Enflasyona karşı çalışan kesim her ne kadar koruma altına alınmaya çalışılsa da, ne yazık ki rakamlar bunun yetersiz olduğunu ortaya koyuyor. Çalışan diyor ki, maaş artıyor evet ama maaştaki artışın neredeyse iki üç katı da hayat pahalılığı artıyor. Yani zamlı maaşlar alınmadan aradaki fark zamlar yüzünden zaten buharlaşıp gidiyor.
Dolayısıyla hükümetin yapması gereken öncelikle bu zam yağmurunu durdurmak olmalıdır. Sonuçta maaş artıyor, asgari ücret artıyor ama takdir edilmeli ki, maliyetler de artıyor. Bu problemi kısa vadede çözüme kavuşturmayı başarabilirse iktidar, seçim heyecanı ve canlılığı da beraberinde muhakkak gelir. Aksi halde son 20 yılın en sönük yerel seçimleri bu seçimler olacak demektir.