Siyasetin içindeyim hatta tam ortasındayım dersem yalan olmaz. Fakat buna rağmen bile insanın bazen gına geldiğini hissettiği oluyor.
Hem kolay değil, geçen yıl da seçim vardı, üstelik iki etaplı bir seçim oldu. Üstüne bu yıl da yerel seçim derken, aslında son bir yıl içinde üç seçim gördük hepimiz.
Bu da ister istemez bıkkınlık düzeyine getirdi insanları.
Çünkü gündem hep tarafların birbirine eleştirisi, birbirini yermesi üzerine şekilleniyor. Tabi yerel seçimler genel seçimlerden çok daha farklı olsa da, Erzurum için durum pek değişmiyor sonuçta.
Erzurum’da seçmenin adaya oy vermekten ziyade partiye oy vermek gibi bir geleneği var. Hele milliyetçi ve muhafazakar bir yapıda olan bir şehir ki, böyle şehirlerde her zaman ideolojik çizgiler kalın olur ve isimlerin hiçbir önemi kalmaz.
Şunu kabul edelim, Recep Tayyip Erdoğan Türk siyasetinde bir marka ve son 20 yıldır seçilen vekiller de, belediye başkanları da bu markanın ekmeğini yiyor. Erzurum özelinde diyecek olursam; son 20 yıldır görev yapan belediye başkanlarının hiç birisi kendi özgül ağırlıklarıyla başkan seçilmiş değil, hepsi de başından sonuna Erdoğan’a borçlu siyasi kariyerlerini.
Bugün de öyle; başkanlar da, adaylar da, isimleriyle kazanmış ya da kazanacak değiller, yine Erdoğan’ın kanatlarıyla uçacak, Erdoğan’ın rüzgarıyla yükselecekler. Bu sebeple kimse sakın kendine pay çıkarmasın bu işten. Şayet benim de payım var diyenler olursa, onları da şöyle bir meydana çağıralım bakalım. Görelim ki kaç okka çekiyorlar?