SİYASETİN ÇİRKİN YÜZÜ

Siyasetin güzel tarafları da var, doğal olarak çirkin taraftarları da var. Ama ne yazık ki, bizde ve en önemlisi de memleketimizde genellikle siyasetin çirkin yüzünü görüyoruz. İstisnaları olsa da, bizim memlekette siyaset yapan hemen herkesin özellikle bir korkusu var, “aman önüme kimse geçmesin!”

Yani istiyorlar ki, kimse ön planda olmasın, kimse göze çarpmasın, dikkat çekmesin! Bunun asıl sebebi elbette tek kelimeyle: çapsızlık… Çünkü biliyorlar ki, başkaları dikkat çekince kendi çapsızlıkları ortaya çıkıyor. Bu bakımdan hemen herkesi potansiyel bir tehlike olarak görüp, yetmezmiş gibi bir de engellemeye çalışanlar var.

Yani bir siyasetçi, kendi partilisine, kendisi gibi bu millete hizmet için yola çıkmış yol arkadaşına nasıl bir böyle bir kötülük yapabilir? Nasıl bir böyle bir suikasta girişebilir. Evet suikast diyorum; çünkü bunun adı tam olarak budur.

Düşünün aynı partidesiniz, aynı yolda yürüyorsunuz, fakat yol arkadaşınız size çelme takmaya çalışıyor, sizi düşürmeye, engellemeye ve yolunuza taş koymaya çalışıyor.

Neden, çünkü kendisi o yolda yürümeye layık değil de, ondan. Biliyor ki, o yolda siz ondan daha iyisiniz ve sürekli yol alıyorsunuz. Bunun önüne geçemeyeceğine göre, kısa yoldan sizi egale etmeye kalkışıyor, devre dışı bırakmaya çalışıyor. Bunun bin bir türlü yolu var, dedikodu, iftira, yalan, dolan, fitne, fesat, bölücülük, ayrımcılık ve daha bir sürü lüzumsuzluk.

Ama şunu unutuyorlar, herkesin bir hesabı varsa, bir de Allah’ın hesabı var. Yani hiç kimse yapıp ettiklerinin yanına kalacağını zannetmesin. Hiç kimse, istediği kötülüğü ettikten sonra iflah olacağını düşünmesin!

Çünkü Allah herkesin gönlüne göre veriyor.