SİZE MÜSTEHAK

Ev dışında kahvaltı etmek pek adetim değildir, ama işti istisnai durumlar olabiliyor bazen. Dün sabah erkenden buluştuğum Erzurum sokaklarında kahvaltı için bir yer bulayım dedim. Ayıptır söylemesi canım tost çekti, aradım, taradım, açık bir tane dükkan bulamadım. Yanlış anlamayın sakın, saat sabahın beşi ya da altısından bahsetmiyorum, saat sekiz, sekiz!

Düşünün ki, işyeri kapalı, önünde kasa ile ekmek duruyor. Kimi işyeri açık, fakat ekmek bekliyor ya da çayı hazır değil. Anlayacağınız 5-6 dükkanı bu şekilde gezmek zorunda kaldım ve mecburen iki poğaça ile güne başladım. Şimdi diyeceksiniz ki, kardeşim bize senin kahvaltından. Doğru, benim kahvaltım sizi ilgilendirmiyor da zaten ama burada önemli olan husus şu: Böyle esnaflık olmaz! Esnaflığı bu şekilde yapanın da beti bereketi kalmaz.

Saat sekiz olmuş dükkanını açmamış esnaf, yaptığı iş ortada, ama o saatte çayını bile demlememiş! Yani kardeşim, ondan sonra da kalkıp kazanamamaktan bahsediyorsunuz, elbette kazanamazsınız, elbette iflah olmazsınız. Siz o saatte evlerinizde fosur fosur uyursanız, kusura bakmayın ama günün sonunda da avucunuzu yalarsınız.

Büyüklerimiz hep derdi ki, seherde bereket vardır, erken kalkana hareket vardır. Bizim esnafa ise sadece maşallah var, maşallah!

Belki esnaf arkadaşlar bana kızacaklar ama kızmasınlar! O saatte dükkanı kapalı olan esnaf bir kere ben esnafım demesin, ben beyim desin, ben ağayım, ben paşayım desin! Kazanamadığı zaman da ortalara düşüp zırıl zırıl ağlamasın!

Böylelerine müstehak çünkü!