SOKAKLAR…

Son bir yıl içerisinde tüm dünyada yaşanan küresel ekonomik krizin etkilerini Türkiye’de çok ağır biçimde gördüğümüz doğrudur.
Bunu hiç kimse inkar edemez, ben de inkar etmiyorum zaten. Ancak bu durum üzerinden istismara kalkışanları ve halkı galeyana getirmeye çalışanları da görmüyor değilim.
Yani bilmiyorum da, “sokağa dökül!” demek nasıl bir akıldır, nasıl bir fikirdir, nasıl bir öneridir?
“Yolları kapat, kontağı kapat!” demek mesela, neye çağrıdır?
Tahrik değil midir, toplumsal olaylara davetiye çıkarmak değil midir böyle bir yaklaşım.
Herkes tepkisini gösterebilir, bunun çeşit çeşit yolu ve yöntemi vardır, ancak başkaldırı nedir, nasıl bir tavsiyedir?
Biraz ders almak lazım!
Bölge ülkelerinde ve Ortadoğu ülkelerinde yaşananları görmek ve iyi tahlil etmek lazım. Bir başkaldırının Mısır’ı ne hallere düşürdüğünü görmek lazım. Irak’ta, Suriye’de yaşananları unutmamak lazım!
Çünkü bunların beklediği tam da böyle bir şey zaten. Bekliyorlar ki, Türkiye karışsın, Türkiye’de kaos ve karmaşa oluşsun, işler sarpa sarsın, iktidar devrilsin, emperyalistlerin maşası işbaşına gelsin ve Türkiye‘nin son yıllardaki tüm kazanımları silinsin gitsin!
Nitekim CHP’li kafanın söylediğini hepimiz duyduk.
Adam resmen ve alenen Selçuk Bayraktar’ı yargılama imasında bulundu. Sebebi de, Türkiye’nin savunma sistemine SİHA’ları kazandırmış olması.
Anlayacağınız onlar için sebep aramaya gerek yok, ipi ellerine bir geçirirlerse öyle ya da böyle Türkiye adına elde edilmiş ne kadar kazanım varsa kursağına ot tıkayacaklar.
O yüzden sağduyuya ve de aklıselime en çok ihtiyaç duyduğumuz ve duyacağımız bir noktadayız.
Altını çizmeliyim!
Sokaklardan hiç kimseye fayda gelmemiştir, gelmez de.
Ve unutmayın ki, sokağa her inen de 15 Temmuz’da olduğu gibi milli bir ruhla inmez bundan sonra.
Karmaşa için iner. O yüzden böyle bir öneri ya da teklifle karşılaşırsanız, ağzının payını verin hemen!
Ve şöyle söyleyin: “Bu işten size ekmek çıkmaz!”