Sözün bittiği yer…

İzmir’de bir evde 5 yavru yanarak can verdi… 
Daha bu elim hadisenin üzüntüsü yaşanırken, Antalya’da da bir apartman dairesindeki 3 kardeş ölü bulundu… 
Üstelik ilk izlenimlere göre bu kardeşler 10 günce ölmüş!
Ne kötü değil mi? 
Kocası cezaevinde olduğu için yavrularına bakmak zorunda olan ve hurda toplamak için kapısını kilitlediği eve dönünce yavrularının cansız bedenlerini kucaklayan bir anne… 
Ve bir apartman dairesinde 10 gün önce öldükleri düşünülen 3 kardeş… 
Nereye savruluyoruz biz Allah’ım?
Komşusu açken tok yatılmayan zamanlardan ne ara bu kadar uzaklaştık?
Ne ara bu kadar duyarsız olduk?
Eşimizi, dostumuzu, karındaşımızı, komşumuzu ne ara bu kadar unuttuk?
Kimse kimsenin umurunda bile değil artık!
Ayağına diken batan birisi için bile seferber olduğumuz günlerden, her türlü saldırı, sapkılık ve cinayeti izleyen, hatta ve hatta cep telefonu kamerasıyla kaydeden duygusuzlara dönüştük…
Biz böyle miydik?
Bir gün göremediğimiz komşumuzu merak eder, kapısını bacasını kırmaya getirirdik bir zamanlar…
Peki ya şimdi? 
Can parçalarımız olan evlatlarımız bile ilgi alanımız dışında kaldı artık… 
Kız ya da erkek, hiç farketmez! 
Hislerimizi, hissiyatımızı ve hassasiyetimizi kaybettik!
Öyle ki, 5 yavrusunun tabutu başında dikilen hükümlü bir babayı bile kelepçeye mahkûm ettik… 
Ne söylesek boş… 
Boğazımıza düğümlenen hıçkırıklar ve dudaklarımızdan dökülecek kelimeler yerine sadece sözün bittiği yer kalıyor geriye… 
Biten bizlerken üstelik…