Erzurumspor’u takip etmeye başladım başlayalı hep şuna tanık oldum; taraftarların sesine ne zaman kulak verilmemişse kulüp kesinlikle sorun üstüne sorun yaşamış. Şu anda da benzer bir durum söz konusu. Transfer tahtası açılmadığı için endişeli olan taraftar, sık sık aynı çağrıyı yapıyor ve takımın büyük bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunu dile getiriyor. Ben şahsen çıkmamış candan asla ümit kesilmemesi gerektiğini düşünsem de, taraftarlar somut verilerden ve geçmişte yaşananlardan yola çıkıyor.
Eylül ayına kadar süremiz var, bu sürede transfer tahtası açılır mı açılmaz mı bilmiyorum ama nedense içimde bir ses bu sorunun çözüm bulacağına dikkatimi çekiyor. Ancak naçizane benim kanaatim şu; öncesinde de yazmıştım ve demiştim ki, kulübün iletişim sorunu olmamalı. Kulüp Başkanı Ahmet Dal, transfer tahtasının açılması yönündeki çalışmaların hangi aşamada olduğunu çıkıp ayrıntılarıyla anlatmalı. Şunu yaptık oldu ya da olmadı. Şunu yapacağız, şu adımı atacağız, şu anda şu kadar mesafedeyiz falan gibi. Yoksa “açıyoruz, açacağız, çalışıyoruz, çalışacağız” gibi ucu açık ifadeler hem camiayı rahatsız ediyor, hem de ister istemez enerjiyi azaltıyor.
Yani şu anda bilgi kirliliğine o kadar uygun bir ortam var ki, herkes ayrı bir telden konuşuyor, yazıyor, çiziyor. Birileri tahta açılmayacak diyor, diğerleri tahtanın açılacağını söylüyor, yani aslında hiç kimse bir şey bilmiyor ama görünüşe bakılırsa da herkes her şeyi biliyor. İlginç olanı da, asıl konuşması gerekenler de, şu bilgi kirliliği tablosuna bakıp bakıp duruyor. Yani demem o ki, camia bilgisiz kalmasın ki, her taraftar aynı zamanda birer Ahmet Dal olsun, birbiriyle dal budak olsun. Kaldı ki, biz bu yükün altından ancak ve ancak bu birliktelikle kalkarız.