TFF’NİN HİÇ Mİ KUSURU YOK?

 

Ankaragücü-Rizespor maçında yaşanan üzücü olayı biliyorsunuz. Maçın hakemi Halil Umut Meler’in saldırıya uğraması hadisesi, Türkiye’de değil, dünyada da gündem oldu. Futbolun barış ve kardeşlik dili olduğunu düşünürsek, o sahada yaşanan görüntüler elbette kabul edilemez görüntülerdi. Tepkimizi ne kadar göstersek azdır, şiddete karşı durmaksa hepimiz için öncelik olmalıdır. Buraya kadar hepimiz hem fikiriz. Ancak bir maçta maçın hakeminin bir kulüp başkanı tarafından yumruklu saldırıya uğramasının altında yatan sebepler, sadece o maç özelinde ele alınmamalıdır. Olayların buraya kadar tırmanmasında sorumluluk aslında uzun bir zamana yayılmaktadır. Bu yıl, önceki yıl, ondan önceki yıl, hangisi aklımıza gelirse gelsin, kafamızda kalan tek ayrıntı maçlardaki kötü hakem yönetimidir. Bunu Erzurusmpor olarak bizlerde yaşadık, büyük kulüplerde yaşadı. Herkes maçı bıraktı, golleri yada pozisyonları bir kenara bıraktı, hakem hatalarını konuştu. Gollerin iptal edilmesinden haksız penaltılara, yanlış kart kararlarından yanlış ofsayt çizgilerine varıncaya kadar birçok maçta ve birçok kez herkes ve hepimiz hakemleri konuştuk. 
Toplum psikolojisi böyledir, siz konuştukça sorun büyür ve daha çok göze batar hale gelir. Önemli olan bu sorunu büyümeden çözmektir. 
Çözmesi gereken kurumların başındada TFF geldiğine göre, durum çok net ortadadır. TFF bugün çıkmış yüksek perdeden bağırıyor, çağırıyor, konuşuyor. İyide ediyor, elbette tepkisini gösterecek. Ama aynı TFF, birçok futbol kulübü hakemlerin kurbanı olurkende sessiz kalan TFF’dir. İşte o zamanlarda bu olaylara ve bu konuşmalara sadece seyirci kalmakla yetinmeyip gereğini yapsaydı, hangi takım olursa olsun oynanan futbol ve karşılaşmalar hakem kararlarının gölgesinde kalmazdı. Bu yüzden şunu demek istiyorum ki, TFF bu saatten sonra şapkasını önüne almalı ve bu olay neden oldu sorusuna kendi penceresindende cevap bulmak zorundadır.